Cumhuriyet’in ilk yılları. Köyler harap ve bitap. Yakılmış, yıkılmışlar. Askere gidenler dönmemiş. Köyler ve köylü ekonomik alan ve her anlamda yetersiz. Üretemiyor dolayısıyla pazarlama yapamaz konumda. Uzuzn süreli savaş yılları insanları sayısal anlamda eritmiş. Entelektüel yapının yanı sıra köylü kesimi erimiş gitmiş. Her türlü olumsuzluklara karşın köylü kesimi Atatürk için çok önemliydi.
Ege bölgesinde bir köye gider Atatürk. Günlerden Cuma. Köy meydanında yalnız korucu vardır.
-Köylüler nerede?
-Camideler Atam.
-Camide ne yapıyorlar?
-Askerden gelen çavuş kendilerine okuma yazma öğretiyor.
Atatürk Milli Eğitim Bakanı’na döner.
-Köylerdeki çavuşlardan yararlanmak gerekir.
Önce eğitime el atan Cumhuriyet harf devrimiyle yetinmedi. Köylü mutlaka eğitilmeliydi. Ülkenin %85’i köylerde yaşamaktaydı. Okur yazar yapılmalıydı. Bu noktadan hareketle Köy Enstitüleri’nin alt yapısını hazırlayan “Eğitmen Kursları” açıldı.
Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan ve İsmail Hakkı Tonguç bu kursları başlattılar. Tonguç’un kurs yöneticilerine yazdığı mektuplar incelenince ne denli ciddiye alınan bir uygulama oldukları ortaya çıkıyor.
Tonguç’a göre “Yapmacık münevverlerle köye giremeyiz. Köylüyü okuryazar yapmak harekete geçirebilmek için içinden eleman bulmak gerek.”
Askerliklerini onbaşı çavuş olarak yapmış yetenekli köylülerden seçilmeli eğitmenler. Kursa alınacaklar kendi köylerine gideceklerdir. Kurslarda emirler aşağıdan yukarı alınacaktır. Tonguç’un mektuplarında Edirne’deki kursiyerlerin yazılarının bakanlık mecmuasında yayınlandığı ifadesi var.
Kurs yöneticilerinden eğitmenlerden anası eşi ablası kız kardeşlerini getirip okutmak isteyenler için 15-20 kişilik sınıflar yapılsın istekleri var. okuma yazma yanında kadınlara dikiş biçki ve ev idaresi öğretilmesi isteniyor.
Asıl amaç köy eğitmeni kadını yetiştirmektedir. Kadın eğitmenlerini 29’u İzmir Kızılçullu’da yetişmiştir. Amaç köydeki kız çocuklarının okuma yazma yanında ev idaresi ve biçki dikiş öğretilmesidir.
Tonguç eğitmen kurslarını hamur yoğurma süreci olarak tanımlar. Bu yaklaşım Köy Enstitülerinin alt yapısının hazırlığı olarak yorumlanabilir.
Manisa Milli Eğitim Müdürü Rauf İnan’a yazdığı mektupta eğitmen kurslarına ilişkin şunları yazıyor; “Köye köylüye göre hareket. Köyde köylüde var olan mevcut kıymetleri geçerli kıymetler haline getirmek eğitmenlerin faaliyetlerinin bir neticesi olmalıdır. Bu ruhu vermek kurs merkezlerinin işidir.”
Cumhuriyet döneminin eğitim öğretim seferberliğinin ilk ayağı Eğitmen yetiştirme kurslarıdır.
İlk eğitmen kursu Eskişehir Çifteler’de açılmıştır. Kendilerine 6 aylık kurs verilmekteydi. Kursu başarı ile bitirenlere “Eğitmen” unvanı veriliyordu. Süreç içinde “Köy Eğitmenleri Kanunu” çıkarıldı. Bu kurslar 1948 yılına kadar her yıl açılmıştır.
Eğitmenler okullarda ilk üç sınıfı yani birinci ikinci üçüncü sınıfları okutuyorlardı. Genelde okuma yazma bilen onbaşı ve çavuşlar arasından seçilirlerdi. Yetişkinlere tarım tekniklerini öğretiyorlardı.kendilerine 10’ar dönüm tarla verilmişti.
Kendilerine ait kılavuzlarla ders yapmaktaydılar. Kılavuzların dışına çıkmazlardı. Birinci, ikinci, üçüncü yıl kitaplarını okuturlardı. Yurt ve yaşama bilgisi dersi verirlerdi.
Emekli öğretmen Ali Gülen’in ifadesine göre babası Recep Gülen Keşan’ın ilk eğitmeni. Altı ay süre ile Edirne Karaağaç Eğitmen Kursu’ndan sonra 1937 yılında Mercan Köyü’nde göreve başlamış. 23 yıl bu köye gidip gelmiş. Enez Işıklı (Arnavutköy)’da bir yıl çalışmış. Sonra emekli olmuş 5 çocuğundan dördü öğretmen olmuştur.
Ali Gülen’e göre eğitmen: Doğadaki canlı cansız varlıkların tümünü terbiye eden kimsedir.
Emekliye ayrılan veya meslekten ayrılan eğitmen çocuklarından 4 tanesine tarlalar ne oldu diye sordum. Dördününde ortak ifadesi geri alındıkları yönünde.
Recep Gülen kendisine verilen 10 dönümlük tarlayı 2’şer dönüme bölmüş. Münavebeli ekim yapmış.
2 dönüm buğday, 2 dönüm mısır, 2 dönüm pancar, 2 dönüm susam, 2 dönüm kabak ekerek köylüye örnek oluyormuş. Eğitmenler o dönemde köylerde bir anlamda çiftçi önderiymiş. Köydeki toprak insan ilişkisini yürütmüşler.
Aldıkları ücret 40 liraymış. Çocuklara okuma yazma, yetişkinlere rehberlik etmenin karşılığı.
Günü nefesi mahlası ile yazılan bir şiirden aldığım dörtlükle noktalayalım.
Yusuf Akdeniz can eğitmenim
İlk kalemi tuttu seninle elim
A, b, c demeye başladı dilim
Körfezin incisi Karaincirlim