Fazlı isimli bölük komutanıtarafından yaptırılmış köy camimizin yanındaki şehitliğe gelecek olursak. Burası 23 Kasım 1913 tarihinde Bulgar’lar tarafından öldürülen 18 (on sekiz) Türk’ün mezarıdır. Bu mezar şehitlik olarak dizayn edilmelidir.
Hasköy halkından olmayıp köyümüzde görevli bir kişi komşu köyden bir kadına rahatsızlık verir. Bu kişiyi sorgulamak, tesbit etmek ister bulgarlar.
Köyden erkekleri toplarlar. Çelebi Köyü yakınındaki dereye götürürler. Bu dere insan kestikleri dere diye adlandırılmıştır olay sonrası. Hasköy’den aldıklarının elleri kolları bağlıdır. Bu insanları süngüden geçirirler. Rastgele savrulan süngü ve buna benzer aletlerle öldürülürler.
Recep isimli bir köylümüz kılıçlama ve süngüleme sırasında yere düşer. Sağ olduğu çeteler tarafından fark edilmez. Gecenin ilerleyen saatlerindenöbetçileri atlatan Recep oradan çıkmayı başarır. Nöbetçilerin yorgunluğundan ve dalgınlığından yararlanarak yollara düşer. Köylülerimizin cesetlerinin yanından ayrılmıştır. Gece yol alır. Koca korudan bağlara ulaşır. Kendisi son derece yorgun ve bitkindir. Sabahın yeni ışıklarıyla bağlarda bulur kendini.
Çukurçeşme yolundan köye gelmek üzeredir. Köylü kadınlar çukurçeşmeden su almaktadırlar. Aralarından biri yorgun bitkin Recep’i fark eder.
Recep’in kolundan bir başka köylümüzün kolu bağlıdır. Kolunda bağlı ve başkasına ait kolun farkında değildir hala Recep. Gece geçmiş sabah olmuştur. Çelebi, Kocakoru bağlar yolunu kullandığı sürece bu kolun farkına varmamıştır. Bu durum o gece yaşananları ortaya koyması açısından önemlidir.
Kadınları gören Recep yorgun ve bitkin vaziyette oraya çökmüştür. O anda Çukurçeşmeden su almakta olan kadınlar köy ahalisine haber verirler.
Ardından dere içindeki vücut uzuvları toplanır. Cesetler toplu olarak köye getirilir. Fazlı isimli komutanın önderliğinde cami avlusuna gömülürler. Şehitlerimizin resmi şehit statüleri yoktur. Çünkü ordu kayıtlarında yokturlar. Ancak onlar bizim sivil şehitlerimizdir. Köylümüzün şehitleridir.
Sivil şehitlerimizin mezarı köylümüzün hafızasındadır. Hasköy var oldukça nesilden nesile aktarılacakır. Bu nedenledir ki köyün hafızası olarak geçmişteki bu vahşetin anımsanmasına yardımcı olacaktır. Mezar uygun yerde şehitler abidesi şekline dönüştürülmelidir.
Köylümüz halkından İbram ağa (İbrağim Çınar) Çanakkale Savaşlarına katılmış ve yaralanmıştır. Kendisinin yarasını tedavi eden sıhhıye eri Mecidiyeli Tahsin ağadır. Tedavi sonrası Yemen’e gitmiştir. Yemen’de cephede köylümüzün halkından Kaykı Emrullah sahra hastanesinde karşılaştıklarını öğreniyoruz.
Yemen dönüşü esaret sona erdikten sonra İbrahim Çınar geceleri yaya yürüyerek gündüzleri gizlenerek 105 (yüz beş) günde köyümüze ulaşmıştır.
Köyümüzün halkından Emin Nar Mekke’de esir düşmüştür. 6 (altı) al Halep’te hapse atılmış hapishanede Arap, Ermeni ve Türkler vardır. Emin Nar Mekke dönüşü Irak’ta, Irak Prensine suikast yapacak tim elemanı zannı ile tutuklanmış. Uzun süren sorgunun ardından serbest bırakılmış ve ülke topraklarına dönmüştür.
Askerlikte başarısından ötürü kendine başarı belgesi ve rütbe verilmiş. Emin Nar bu belge ve nişanları İngilizlerin yiyecek peksimet karşılığı kendilerinden aldığını, belgeyi veren komutanın dediğini torunu Hüseyin Kalkan’ın ifadelerinden anlıyoruz.
Savaş yıllarında köyümüz Balkanlarda ve Çanakkale’de şehitler vermiştir.
Çanakkale Savaşlarında şehitlerimizin sayısı dörttür. Bunların dördüde er olarak şehit olmuşlardır.
Arifoğlu Şükrü er olarak askerlik yaparken onuncu alayda Seddülbahir Muharebesinde 29 Nisan 1915 günü şehit düşmüştür.
Diğer Çanakkale şehitlerimizden köylümüz halkından Hasan oğlu Recep’tir. Hasanoğlu Recep 12. Alayda askerliğini yaparken Seddülbahir Muharebesinde 30 Nisan 1915 günü şehit düşmüştür.
Hasköy’ün üçüncü Çanakkale Şehidi ise Ömeroğlu Recep’tir. Bu şehidimizde 14.06.1915’te er olarak Kanlısırt’ta şehit olmuştur.
Dördüncü Çanakkale Şehidimiz ie Altıparmakların ikiz eşi Mehmet’tir. (Çakır Hüseyin’in babası)
Yukarı Mahalle, Aşağı Mahalle diye iki ana mahalleye ayrılır köy. Bunlara eklenen Güldere ve Santrol vardır. Bunlardan santrol (santral) olarak bilinir. Sebebide köye haberlerin buradan yayıldığı rivayet olunmaktadır. Bu nedenledir ki adı santral olmuştur.
Köyümüzde tarihsel süreç içerisinde hiçbir doğal afet yaşanmamıştır. Yangın sel deprem gibi.
Hasköy’de ilk karakol binasının Kısık tarafında Alişahibrahim’in evinin yakınlarında olduğu söylenmektedir.
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde kısa bir süre ilçe olarak hizmet verdi Hasköy. İlçe olduğu dönemlerde Hasköy’de Orman İdaresi, Sıtma Savaş gibi devlet hizmeti gören birimler vardır.
Köyde mahkeme salonu olduğu yargılamaların yapıldığı bilinmektedir. Bu salonda mübaşirlik yapan Sabri efendinin oğlunun ifadelerinden bunu anlıyoruz.
Köyümüzdeki karakol kahvelerin yanında faaliyetini sürdürdü. Son karakol komutanı Ali onbaşıdır. İlginç olan saptamam şudur. Karakol köyümüzden kaldırıldıktan sonra adli olaylar düşüşe geçmiş. Yaşanan ufak tefek olumsuzluklar ortadan kalkmıştır.
Şüphesiz köyleri muhtarlar yönetiyor. Muhtarlar sözcüğü arapçadır. Seçilmiş kişi anlamına gelmektedir. Köy yönetimi 1924 yılında yasal dayanaklara kavuşturulmuştur.
Hasköy’de muhtarlık yapanları araştırdım.
Sağlıklı bilgi aldığımı söyleyemem.
Ancak köyün ilk muhtarlarının Ümmügül ablanın babası Küçük Ali olduğu bilgisine ulaştım.
Emin Nar
Ahmet Nar
Arif Çınar
Fahri Yılmaz
Rasim Yormaz (1960 Darbesi sonrası atama)
Ömer Eser
Reşat Bulut
Osman Çınar
Salih Irmak
Murat Bingül
Abdurrahman Bulut
Zati Yılmaz
İhsan İme (1980 Darbesi sonrası atama)
Hüseyin Eser
Hüseyin Bilir
Ahmet Meriç
Hüseyin Bilir
Ahmet İme
Baba oğul olarak muhtarlık yapanları anımsatmak isterim.
Fahri Yılmaz-Zati Yılmaz
Ömer Eser-Hüseyin Eser
İhsan İme-Ahmet İme
Kardeş olarak muhtarlık yapanlara bakacak olursak karşımıza ne çıkıyor.
Arif Çınar-Osman Çınar
Reşat Bulut- Abdurrahman Bulut
Ahmet Nar-Emin Nar
Hasköy ciddi biçimde göç vermiştir. Bunun nedeni geçim koşullarının zorlanması. Okuyup görev nedeniyle köyü terk edenler. Buna birde nüfus planlaması eklenirse nüfusun azaldığı gerçeği ortaya çıkar. Eski sosyal yapının yerinde yeller esiyor. Eskiden büyük aileler olarak yaşanırdı. Aynı avluda dede nine yengeler kardeşlerin çocukları vardı.
Karı kocaya köy evlerinde bir oda verilirdi. Köy evleri genelde çiftlere bir göz oda verilebilecek özellikte idi. İş bölümünde herkesin bir işi vardı.
Hasköy’ün nüfusunun yıldan yıla azaldığını görmek için TÜİK nüfus veritabanına bakmak yeterli.
2007 yılından günümüze köyün nüfusu 57 kişi azalmış. Köyün nüfusu şu anda 273 olarak görünüyor.
Oysa 1960 yılında Hasköy ilkokulundaki öğrenci sayısı 146 idi. Ş anda köyde yaşayanlardan hareketle karşılaştırıldığımızda sonuç ortaya çıkıyor. Son yirmi yılda köyde nüfus azalması 123 kişi olarak karşımıza çıkmakta.
Göç edenler ağırlıklı olarak İstanbul’da şu anda üçüncü kuşak Hasköy’lü onlar. Yani kentli olmuşlar. Keşan, Çorlu, Çerkezköy, Kapaklı gibi merkezlerde köyümüzden göç etmiş komşularımız var. doğduğu topraklardan doyduğu topraklara yerleşmek kader midir?
(Sürecek)