Ramazan ayında iftar yemeklerinin mekanı olabilir…
Okul aile birliklerinin kermeslerinde ikram alanı, gösteri bahçesi, defile podyumu olabilir…
Üstelik çoğunun yanında, hatta bitişiğinde konut varken.. bırakın konutu, bitişiğinde hastane varken, yüksek ses düzeyli kolonlarda bangır bangır gürültü yaparak, davullu zurnalı düğünler yapılabilir… Yani hem Çevre Yasası, hem insan hakları ihlal edilebilir, açık hava düğün salonu olabilir…
Hiçbir şey için kullanılmadan, bomboş ve atıl bir alan olabilir…
Hatta, köylerde kapatır, özelleştirirsiniz.. olmuşu var; fırın, lokanta, içkili alan olabilir…
Peki, okul bahçesi ne olamaz?
Geçici bir süre, haftanın bir günü, o da okulun tatil günü, pazar yeri olamaz!...
Üstelik, proje kapsamında doğrudan doğruya “pazar yeri” bulunmasa da, “Okulların toplum hizmetine açılması” amacıyla, Milli Eğitim Bakanlığı’nın belediyelerle işbirliğini öngörerek hazırladığı bir “Okullar Hayat Olsun” projesi varken.. bu proje doğrultusunda Keşan Belediyesi ile yapılmış bir protokol ortadayken… Bu protokole ya da kişisel / yönetimsel inisiyatifine dayanarak bir ilçe kaymakamı bu duruma şifahen “olur” demişken…
* * *
Peki, şu yukarıda saydığımız ve bir kısmı “yasadışı faaliyet” olan etkinliklerin okul bahçesinde yapılmasına izin veren, göz yuman, “olabilir” diyen bir siyasi irade, ne olabilir, ne olamaz?
* * *
Bakanlık genelgesini hiçe sayabilecek kadar kendi başına buyruk olabilir…
“Hükümetin temsilcisi” kaymakamın inisiyatifini hiçe sayıp, kaymakamın ötesinde kaymakamlık makamını iktidarsızlaştıracak kadar sorumsuz olabilir…
Kendisinden çok belediye yönetimine yakın gördüğü pazarcı esnafını cezalandırmış olabilir…
Neticede, siyasi rant kaybetme endişesiyle, Keşan Halkı’nın belediyeden hizmet almasını engellemiş olabilir…
* * *
Ama…
Genelde iktidar olsa da..
Edirne’ye ithal edilmiş ve daha bu ithalat sırasında bakan olabileceği konuşulmuş bir milletvekilini bakan yapsa da..
Yerel seçim öncesi “hizmet getiriyorum” iddiasıyla, yanlış ve çarpık konuşlandırılacağı açık ve net olan bir hastane binasını alel acele Destek Kıtaları Kavşağı’nın ortasına dikse de..
Keşan’da iktidar olamaz!
Çünkü, Keşan Halkı..
Sakin olabilir,
Sessiz olabilir…
Ama, geleceğini, bu kadar dar görüşlü bir taşra politikası zihniyetine teslim edecek kadar duyarsız olamaz!
----
Not:
1 Şubat 1979’da, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü iken katledilen Gazeteci Abdi İpekçi’yi, ölümünün 34. yıldönümünde saygıyla anıyor, rahmet diliyorum.