Yaklaşık 1 yıldır görevde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Keşan İlçe Yönetimi, bu sürenin 7 ayını yerel anlamda muhalefette, 4 ayını da iktidarda geçirdi.

Muhalefet zamanlarındaki CHP, AK Partili belediye yönetimin tutumlarına karşı mücadele eden, hesap soran, ihale ve taşınmaz satışlarına karşı tavır koyan, su zammını yaptırmayan, sahilleri koruyan bir yapıdaydı.

Olması gereken de buydu.

Ama aynı CHP yönetimi, 31 Mart’tan sonra ise yani iktidarı eline aldığında anlayamadığımız bir değişime uğradı.

CHP yönetimi, Atatürk Parkı’nı ihaleye çıkarmakla ilk günahı işleyen ve bugünkü içler acısı hale gelmesine sebep olan Keşan Belediyesi’nin bu kararını engelleyemedi.

En zoru ilk günahı işlemekti, sonrakiler artık tatlı gelmeye başlamıştı.

Tüm Türkiye’de parti politikası gereği sahillerin, halkın malı olduğu yönünde adeta savaş veren CHP’nin, Keşan’daki yönetimi, Mecidiye sahilinin de kiraya çıkarılmasını engelleyemedi.

Hatta üstüne üstlük ihaleyi CHP’nin İlçe Yönetim Kurulu üyesi kazandı.

Bunlar da yetmedi, önceki dönemde CHP’li meclis üyelerinin büyük mücadelesiyle Keşan’ın malı mülkü satılmaktan kurtulmuştu. O zaman da bu yönetim görevdeydi.

Oysa şimdi CHP’ye geçen Keşan Belediyesi, elindeki malını borç bahanesiyle bir bir satışa çıkarmaya başladı. Daha ilk 3 ayda başlayan satışların ise 4 yıl 9 ay boyunca nereye varacağı bilinmiyor. Ve yine aynı CHP yönetimi, birçok vatandaşın tepkisine neden olan bu satış kararlarını engelleyemedi. Bu satışların bir proje dahilinde belediyenin tüm malını gözden çıkarmaya dönük bir planın parçası olduğu yönünde şüpheler ayyuka çıktı. Mecidiye ihalesinin iptal edildiği ve bunların gerekçeleri iddiaları ise bu şüpheyi destekliyor. (Gazeteler manşet atıyor, siteler yazıyor ama ne hikmetse Mecidiye ihalesinin akıbeti hakkında bir açıklama da yapılmıyor.)

Yine AK Parti döneminde defalarca gündeme getirilen su zammı, CHP’li meclis üyelerinin insani hak gerekçesiyle onaylanmamıştı. Ancak CHP’ye geçen Keşan Belediyesi, suya %38 zam yaptı.

CHP İlçe Yönetimi bunu da engelleyemedi.

Belediye başkanlığı ve İl Genel Meclisi için önseçim yaptınız ama Keşan’ın geleceğine dair karar alacak belediye meclisi için önseçim yapmadınız.

Belediye Meclisi’ni partiye henüz seçimlerden önce yeni üye olmuş isimlerden oluşturdunuz. Hatta öyle ki bazıları belediye meclisi için aday adayı olma zahmetinde bile bulunmazken, siz Meclis’e dışarıdan atama yaptınız. Aday adayı olan onlarca gerçek partilinize haksızlık ettiniz. Adayı adayı olan, yıllarını partiye adamış, emek vermiş insanları da itibarsızlaştırdınız. Onlara adeta “siz bu işi bilmezsiniz, bizim seçtiklerimiz bilir” mesajı verdiniz. Ve sonuç olarak parti ilkelerinden bihaber bir meclis; zam, ihale ve satış meclisine döndü.

Bu arada tüm bu yaşananlara, önceki dönem Meclis’te büyük kavgalarla karşı duruş gösteren CHP’li meclis üyelerinin neden sessiz kaldığını anlamakta güçlük çekiyorum. Bu meclis, önceki meclisin tüm mücadelesini yerle bir ederken, eski üyelerin de artık masaya yumruğu vurma vakti gelmiştir.

Diğer yandan şu anki belediye meclisinin sosyal demokrasi adına utanç verici kararlarının ötesinde açık açık yazılıp çizilen ve hiç yalanlanmayan iddialar ise daha korkunç.

Meselâ ben soruyorum siz cevap verin yalanlayın; “yok böyle bir şey, iftira bunlar, CHP’de böyle işler olmaz” deyin ve tüm sosyal demokratların yüreğine su serpin. 

CHP İlçe Yönetim Kurulu üyelerinin, CHP’li İl Genel Meclisi üyelerinin, CHP’li Belediye Meclisi üyelerinin birinci derece yakınları (eş, çocuk, kardeş vb) Keşan Belediyesi’nde işe başladı mı?

CHP’nin geçtiğimiz dönem çok eleştirdiği Keşan Belediyesi’ne dışarıdan hizmet alım işleri bu dönemde de devam ediyor mu? Keşan Belediyesi, kadrosunda fazlasıyla personel bulunmasına rağmen hangi işer için dışarıdan hizmet alımı yapıyor?

Buraya kadar yazdıklarım, CHP’nin Keşan Belediyesi ile ilgili zafiyetleriydi.

Bir de diğer toplumsal konularda CHP’nin mücadele yetersizliğine şahit olduğumuz konular var.

Örnek verelim. Yıllarca Keşan halkını temiz sanayi, bölge üreticisine kazanç sağlayacak, binlerce gence iş verecek diye oyalayan Keşan Gıda OSB, ani kararla Karma OSB’ye dönüştü. Keşan’a, atığı bol, suyunu, havasını, toprağını felç edecek kirli sanayi gelmek üzere. Ama siz bu konuda bir kelime bile etmediniz.

Yine gazetemizde de işlenen Gökçetepe ormanının çöplüğe dönmüş hali umurunuzda olmadı.

Tarım makineleri kaynaklı yüzlerce dönüm buğday yangını yaşadık. İlgili kurumlara hesap soramadınız.

Karlıköy’de ormanlık alana maden ocağı için ÇED süreci başladı, sesiniz çıkmadı.  

Bir ay önceki turizm toplantısında Danişment’e hotel yapılacağı açıklandı. Kim yapacak, siparişle mi yapılıyor, hangi yapı buralara geliyor diye sorgulamadınız.

Gibi örnekler çoğaltılabilir.

Diyeceğim o ki…

CHP Keşan İlçe Yönetimini, üyelerin ve partililerin de büyük destekleriyle aldınız. Herkes genç ve dinamik kadro heyecanıyla sizin yanınızda oldu.

Ancak geldiğimiz şu noktada CHP ilke ve değerlerine aykırı her türlü davranışın içinde bulunuyorsunuz. Başta partililer olmak üzere halkın da güvenini kaybettiniz.

İktidarın eşiğinde duran CHP’de, maalesef ilçe yönetimi olarak bu yükü taşıyamadınız.

Ve üzülerek başta CHP Keşan İlçe Başkanı olmak üzere yönetim kurulunu istifaya davet ediyorum.

CHP’ye, teslimiyetçi değil, direnen yöneticiler yakışır diye düşünüyorum.

***

NOT: Bu yazıyla birlikte bazı konularda açıklama yapma gereği duyuyorum. Belki birçok okuyucumuz bilmez ama ben 2008 yılından beri Cumhuriyet Halk Partisi üyesiyim ve bundan dolayı her zaman gurur duydum. Bunca zamandır partimden olsun, partimin yönettiği belediyeden olsun kendi şahsi menfaatim için bir toplu iğne bile talep etmedim. İşsiz kaldığım 2 yıl süre boyunca belediyeye işe girmek için başvuru yapmak aklıma bile gelmedi. Hiçbir akrabam da belediyede ya da belediye şirketlerinde işe girmedi. Bunca yıllık CHP üyesi olarak partide gördüğüm en yüksek mevkii Büyük Cami Mahallesi delegeliği oldu. Rahmetli Güray Koşan’ın ricasıyla listesinden bir kez yönetim kuruluna aday oldum. Onda da seçilemedik. Bir daha da hiçbir yere aday olmadım. Ancak bazen yazdığımız yazılardan ve yaptığımız haberlerden dolayı CHP’ye zarar verdiğimiz yönünde söylemler duyuyorum. Şunu belirtmek isterim ki CHP’li olmaktan çok Atatürkçü olmayı kendime daha çok yakıştırıyorum. Atatürk; “Gerçekleri söylemekten korkmayınız” derken, sadece kendi düşüncesine sahip olmayanların yaptığı yanlışları kastetmiyordu. O, bunları söylerken yanlışı ve hatayı kim yaparsa yapsın çekinmememiz, korkmamamız gerektiğini anlatıyordu. Bizler partiye zarar vermiyoruz. İşimiz gereği halkın menfaatleri dışında hareket eden hangi siyasi görüşte olursa olsun karşısında duruyoruz. Geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle. Bundan sonra da böyle olacak. Bizler, CHP içindeki bazı sözde CHP’lilerin oluşturduğu menfaat yapılanmalarına karşı savaş halindeyiz. CHP’li olmak demek, CHP’yi yönetenlerin yanlışlarını görmezden gelip, halkımızın sorunlarına ve tepki koyduğu konulara sırt çevirmek demek değildir. Aksine CHP’li olmak, halk için halkla birlikte tüm yanlışlara karşı çıkmak, yöneticilerin de görevlerini yerine getirmeleri için uyarı ve eleştirilerimizi yapmak demektir. Bizler, Keşan’ın ve ülkemizin daha güzel, daha iyi yönetilmesini, vatandaşlarımızın huzur ve refah içinde yaşamasını arzuluyoruz. Başka da bir gayemiz yok. Ben, ne partim için işimi, ne de işim için partimi satmadım, satmam da. Mesleğimin bana yüklediği (Radyo-TV Yayımcılığı mezunuyum) sorumlulukları yerine getirmek zorundayım. Ne bir haberimde, ne de bir köşe yazımda hiçbir olayı kişiselleştirmedim. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.