Tüm bildiklerinizi açıklamalısınız…
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, meslek hayatım boyunca güçlüden yana tavır almadım…
Her zaman “halkımızın yanındayız” dedim…
Milletimizin derdini sıkıntısını ya da söylemek isteyip de söyleyemediklerini, doğru bildiğimiz şekilde yazdım, konuştum…
Keşan Belediyesi’nin AKP zamanlarındaki yönetimini yerden yere vurdum.
Hem meclisi (CHP, AKP, İYİ Parti, MHP ayırmadan), hem de dönemin Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nu hiç tereddüt etmeden eleştirdim.
Bir yandan muhalefetçilik oynayıp, arka kapıdan çıkınca kanka olanlar gibi göstermelik hiçbir iş yapmadım.
O dönem AKP’li Mustafa Helvacıoğlu başkanlığındaki Keşan Belediyesi’ni benim kadar parti ilçe yönetimleri bile eleştirememiştir…
Bunu bilen bilir, arşivler ortada…
Ayrıca gazetemiz Medya Keşan, ne belediyeyle ne de belediyeye yakın isimler ile ticari bir ilişkiye girmeyerek, bağımsızlığını da korumuştur. Gazetemiz, Helvacıoğlu döneminde de Özcan döneminde de kaymaklı işlere girişmemiştir. Gazetemiz, tüm masraflarını kendi öz kaynakları ve halkının abonelik desteği ile karşılamaktadır. Şu anda Keşan Belediyesi’nin, Medya Keşan’a aboneliği bile yoktur.
Bu yüzden vicdanım çok rahat…
***
31 Mart’tan sonra ise büyük umutlarla CHP’li Mehmet Özcan yönetimi başa geçti.
Kutlamalar falan derken ilk birkaç hafta ellemedik.
Ama baktık ki işler hiç de umut edildiği gibi değil, aksine geçen dönemi aratır hale gelmeye başladı.
Hiç beklemeden Keşan Belediyesi’ni eleştirmeye başladım…
Ancak ne oldu?
AKP ve Helvacıoğlu’nu eleştirirken, “Keşan’ın Yılmaz Özdil’i”, “Uğur Mumcu gibi adam” diyenlerin çoğu…
Ne solculuğumu bıraktı, ne CHP’liliğimi… Hepsini yerin dibine batırdılar…
Kötü insan, istenmeyen kişi oluverdim…
Mesele miydi? Tabi ki değildi…
Ne demiştim yazının başında, “biz halkımızın yanındayız”…
Bu ilkeyle gazetecilik yapmaya çalışıyorduk…
Bu yüzden de tekrar ediyorum ki vicdanım çok rahat…
***
Şimdi gelelim Mehmet Meriç’in vicdanına…
Kendisi 17 Aralık’ta piyasaya el altından “istifa mı etti?” diye söylenti yaydırdı…
Kamuoyu çalkalandı… Bir sürü şey yazan çizen oldu sosyal medyada…
Meriç’in açıklama yapacağını bekledik, ama ses çıkmadı…
Bu arada Keşan Belediyesi’nden de herhangi bir açıklama yapılmadı…
Yılbaşı geldi, geçti, mesele soğumaya başladı…
Derken 2 Ocak günü akşamüstü saatlerinde Keşan Belediyesi’nden basın bülteni geldi:
“Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Meriç’in istifası kabul edilmiş, yerine İsmail Büyükvarlık başkan yardımcısı olarak görevlendirilmiştir…”
Aradan yarım saat geçmeden Mehmet Meriç’ten de beklenen açıklama geldi…
Meriç, açıklamasında; “Görevde olduğum 9 ay boyunca doğru bulmadığım uygulamaların hiçbirine sessiz kalmadım. Keşan ve Keşan halkı için kendi adıma ve görevime yakışan tüm müdahale ve mücadelelerde bulundum. Ancak uyarılara rağmen ısrarla devam eden; gerek Cumhuriyet Halk Partisi örgütümüzün gerekse halkımızın tepkisine neden olan bu vicdan yaralayan uygulamaların önüne geçme şansımın kalmadığını görmüş bulunmaktayım. Bu umutsuzlukla Belediye Başkan Yardımcılığı görevimden istifa etmekteyim.” demişti…
Vay be… Neler duyuyoruz… Neler görüyoruz…
Neyse, Meriç’in açıklaması iyi hoş da, içi boş…
Vatandaş da haliyle merak etti.
“Nedir bu vicdan yaralayan uygulamalar?”
Meriç bunları anlatmadı, üstün körü geçti…
Oysa biz ilk günden beri söylemeye çalışıyorduk…
***
Şimdi öyleyse vatandaşın yerine yine ben sorayım Sayın Meriç’e…
Vicdanları yaralayan uygulamalar derken?
Meselâ, borç edebiyatı yapıp, afiş asarak ülke gündemine oturmuşken…
Yüzde 90’nı gereksiz 150 kişiyi işe almak?
İşe alımlarda bazı ilçe yönetim kurulu üyelerinden tutun da, bazı il genel meclisi ve bazı belediye meclisi üyelerinin çocuklarını, yakınlarını vs. kadroya yerleştirmek?
CHP’de milletvekili adayı olmak şerefine ulaşmış bir partilinin, belediyeden maaş alması?
Halkın sahillerini ihaleye çıkarmak?
Geçen dönem satılmaması için adeta savaş verilen mülkleri yangından mal kaçırır gibi satmak?
Satamadıklarını ipotek göstermeye kalkmak?
“Ben 5 yıl dudağımı kanatarak kanını içtim, bekledim. Şimdi buradayız. Benden başka kimse belediyeye fatura kesemez” diyerek, belediyeye, kardeşine devrettiği şirket üzerinden yaklaşık 2 milyon fatura kestiği söylenen belediye meclis üyeleri?
Milletin parasıyla bir şekilde şehrin çeşitli yerlerine konulan güzel donanımların siyasi hırslarla sökülüp atılması?
Atatürk ve Şehitlik parklarında yaşanan talan, yağma, peşkeş?
Taşları Valilik’ten gönderilmiş, ağır işçiliği belediye ekipleri tarafından yapılmış, belediye kamyonlarının kullanıldığı kaldırım işleri için müteahhitlere 5-6 milyon ödeme yapılması?
Tüm satış ve kiralamalara rağmen belediye borcunun ilk açıklanan borçtan daha fazla olması?
Bunların hangileri sizin vicdanınızı yaraladı?
***
Meselâ, Sayın Meriç de ön seçime girmeden belediye meclis üyesi olmuştu. Hatta kendisinin, Mehmet Özcan’ın sponsoru olduğu ve onlarca milyon lira harcadığı hep konuşulan ancak inkâr edilmeyen bir durumdu. Sayın Meriç, hayatı boyunca CHP’nin kapısından içeri girmemişken, rezerveli belediye başkan yardımcılığı görevine getirildiğinde, vicdanını hiç sorguladı mı? Merak ediyorum. Bunca para neden harcandı? Madem bu işe bu kadar hevesliydi ve siyaset için bu kadar harcama yapabilecek gücü vardı, neden kendisi belediye başkan aday adayı olmadı? Hangi beklentiyle bu sponsorluk gerçekleşti?
***
Diğer yandan benim şahsi olarak vicdanımı yaralayan konular da var…
Bunca şeyler yaşanıyor, yazılıyor, çiziliyor…
Ama bakıyorum Cumhur İttifakı AKP ve MHP, tüm bunlara sessiz kalıyor…
Geçen dönem siz iktidardaydınız… Bazı şeylerin sorumluluğu da sizde… Sizi tutan ne var çok merak ediyorum…
Neden bu kadar sessizsiniz?
Yoksa bir dosyalama sistemi içerisinde, belediyenin kanuni bir açığını yakalayıp, son zamanların alışkanlığı olan kayyumun Keşan’a da gelmesinin mi peşindesiniz?
***
CHP İlçe Başkanı neden hiç ortalarda yok? Siz CHP’yi böyle mi temsil ediyorsunuz? Sırf makamınız korunsun veya yarın bir milletvekili aday adaylığı kapmak için bunca kötülüğü görmezden gelmeye değer mi? Çıkın halkın karşısına ve neye inanıyorsanız onu söyleyin. Tüm bu yaşananların yanında mısınız, yoksa karşısında mı? Bunu da hâlâ yapamıyorsanız bırakın gidin. Sizi daha önce iki kez istifaya davet etmiştim, bu da üç olsun…
***
Ve son olarak, seçimler öncesi Keşan Belediye başkanlığına aday adaylığını açıklayan, Mustafa Bezbaş, Şenol Yalı, Ferudun Tümer, Ender Mağden ve Orhan Çakır… Sizler neden susuyorsunuz? Siz bu belediyeyi yönetmeye talip oldunuz. Belki de 4 yıl sonra bir kez daha aday olmayı düşünüyorsunuz. Bu durumlar sizi hiç ilgilendirmiyor mu? Ya içinizden biri 4 yıl sonra başkan olursa… Bu enkazı nasıl toparlayacaksınız? Siz de elde kalan son yerleri mi satacaksınız? Keşan halkının ömrü belediyenin borçlarını ödemekle mi geçecek? Hiç insanca hizmet alamayacak mı bu halk?
***
Evet, uzattım belki ama… İçimi döktüm…
Tüm bu yaşananlar, ilk günden beri vatandaşların da partililerin de vicdanını yaralıyor…
Sinirlerini bozuyor… Üzüyor…
Ama öyle yok Sayın Meriç… Cesur olmalısınız…
Bildiğiniz ne varsa açıklamak zorundasınız artık…
Madem bu açıklamayı yapma cesaretinde bulundunuz, bundan sonra da devamını getirmek ve halka gerçekleri anlatmakla mükellefsiniz…
***
Bugün Belediye Meclis Toplantısı var…
Mehmet Meriç’e tavsiyem, gündem dışı ya da dilek ve temennilerde neyse artık söz alarak…
Nedir bu vicdan yaralayan uygulamalar, anlatmalısınız…
Kimse bunun yeri Belediye Meclisi değil, demesin…
Tam aksine, Belediye Meclisi halkın meclisidir.
Ve tam olarak yeri de Belediye Meclisi’dir… Mecliste her şey konuşulur…
Yoksa bunların üzerine sünger çekip sessizce gelen her maddeye “evet” diye oy verirseniz…
Ne inandırıcılığınız kalır, ne de güvenilirliğiniz?
Dedim ya, benim vicdanım rahat…
Sıra sizinkinde…
Saygılar…