Mehmet Aytaç yazdı
10 Haziran 2024 günü yazmışım…
“Bu yolda yürünmez” demişim…
Yerel seçimlerin üzerinden sadece 70 gün geçmiş ama böyle bir yazı yazmak zorunda kalmışım…
Keşan Belediyesi'nin yönetim tarzı, politikaları ve icraatları, 70 günde kendini belli etmiş, insanlarda huzursuzluk yaratmaya başlamış, bizi de uyarıda bulunmaya itmişti…
Aradan zaman geçti…
Üzerine bir sürü yazı, haber, eleştiri yaptık…
Diğer yandan siyaset kanadından da zaman zaman tepkiler yükseldi…
Ama gel gör ki hiç biri fayda etmedi…
Hep bildiğinizi okudunuz…
Sattınız, ihale ettiniz, ucuz siyaset yaparak, bazı meclis üyelerinin ve partinin ileri gelenlerinin yakınlarını işe aldınız…
Bir yandan “borç var” dediniz, bir yandan borçtan fazla maliyet yarattınız…
Halbuki kamuda ekonomi yönetimi tasarrufla olurdu… Bir türlü anlamadınız…
Anlamak istemediniz, çünkü işinize gelmedi…
Günün sonunda ne oldu?
Önce birlikte yürüdüğünüz Belediye Başkan Yardımcınızı kaybettiniz…
Hatta istifasını verdiği gün, söz konusu belediye başkan yardımcısının istifasından duyulan mutluluk olarak bazıları tarafından kurban kesim paylaşımları sosyal medyada dolaşmış ve bu durum Keşan siyasetinde travma yaratmıştı.
Sonra tarihin en yüksek meclis üye sayısına eriştiğiniz dönemde, meclis çoğunluğunu bile sağlayamadınız…
Neden?
Çünkü yine meclis gündeminde olmayan bir satış maddesini, son dakikada meclisin önüne getirmeye çalıştınız…
Yukarı Zaferiye Mahallesi’ne kayıtlı ve geçtiğimiz dönemde de satılıp satılmaması yönünde tartışmalara neden olan meşhur 21 dönümlük arazinin satış talebini sunmaya çalıştınız.
Kendi meclis üyeleriniz, geçen dönemde bu yerin satılmaması için mücadelesini vermiş, hatta belediyenin, dar gelirli aileler için buraya toplu konut yapmasını talep etmişti…
Burasının satılacak olması demek Keşanlı gençlerin hayallerinin de satılması anlamına geliyordu…
Güçlü bir belediye, zaman içerisinde buraya gerçekten ihtiyacı olan, yeni evlenen Keşanlı gençlere yönelik bir konut hamlesi başlatabilir…
Hatta yetmemişti, İstasyon Mahallesi’ndeki yaklaşık 10 dönümlük bir arsanın da gözden çıkarılmasıydı…
Kısaca nerede ne varsa, peyderpey satılmak isteniyordu…
“Bu kadar mı muhtacız arkadaş, bu kadar mı tükendik?” diye sormadan edemiyor insan…
İşte son anda gelen bu satış talepleri siyasi bir kurnazlıktı…
Daha önce de yapmıştınız… Muhalefet grubu tepki göstermişti…
Yine yaptınız… Belli ki alışkanlık olmuş, tatlı gelmiş…
Belediye malını satmak için her yolu mubah bildiniz…
Bu kadar satış ve ihale meraklısı olunca vatandaşın da gözünden düştünüz, meclisinizin de…
Sizin 3 dönem belediye başkanlığı yapmanız ve kaybedilmiş belediyeyi geri almanız, size Keşan'ın, Keşanlının malını ve mülkünü bu kadar hovardaca heba etme hakkını vermez…
Sizin göreviniz, en olumsuz şartlarda bile halkın malını korumak, hatta üstüne bir tane daha koymaktı…
Sizin göreviniz, partinin sırtına binmiş yalaka, menfaatçi ayak takımını Belediyeden uzak tutmaktı…
Sizin göreviniz, halkın yaşam kalitesini yükseltecek, yenilikçi ve sürdürülebilir projelere kafa yormak, onlar için kaynak arayışına girmekti…
Siz bu görevleri unuttunuz…
Çıkar gemisinin dümenine geçtiniz…
Ve artık birileri siz “dur” dedi…
Bundan sonra bu meclis yürümez…
Bir yandan muhalefet, bir yandan iktidarın parçalanmışlığı…
Kimse kimseye nefes aldırmaz artık…
Tarihin en kötü belediye yönetimi olarak hatırlanacak, vatandaşın hayal kırıklığı ve pişmanlığı olarak anılacaksınız…
Çoğunluktan azınlığa düştünüz, yalnızlaştınız…
Halkın sesine kulak tıkadınız, isyana sırt çevirdiniz…
Ve yolun sonuna geldiniz…
Bundan sonrası artık kendi vicdanınıza kalmış…
Her şeyin bir sonu vardır Sayın Özcan…
Size tavsiyem, önümüzdeki meclis toplantısında halktan affınızı isteyin…
Kendinizi de, Keşan'ı da, partiyi de daha fazla yıpratmayın artık…
***
Şimdiye kadar yazdıklarım, direkt olarak Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özcan'a yönelikti…
Sıra geldi meclis üyelerine…
Madem ki sizler de bu satış ve ihale fırtınasından ve bugüne değin eleştirilen birçok konudan rahatsızsınız ve madem ki Meclis toplantısına katılmayarak tepki koydunuz…
Bundan sonra herhangi bir satış maddesine el kaldırır ya da tepkinizden geri adım atarsanız, sizler de tarihin en kötü meclis üyeleri şeklinde anılırsınız…
Ve son olarak…
Daha önce de çoğu kez dile getirdim…
Yaklaşık 11 aydır sosyal demokrasiye, halkçılığa ve CHP ilkelerine ters düşen bu tutumlar karşısında halen sessiz kalan, CHP'de görev almış, siyaset yapmış, aday olmuş ya da siyaset yapmayı düşünen ve eski yeni yönetici sıfatındaki herkesi de millet bir yere not etti…
“Parti zarar görmesin” masalıyla, tüm kirleri halının altına süpürerek, sessiz kalan, sonra da hiçbir şey olmamış gibi bazı görevlere talip olacaklara, partililer de vatandaşlar da gereken cevabı verecektir…