Talat Şalk yazdı

İlkokul 3.sınıfındaydım, çocuklar için hazırlanmış bir tarih kitabı almıştım. Kitabın ilk sayfalarında büyük Türk Hakan’ın Attila’nın resmini gördüm. Attila atının üzerinde idi. Karşısında duran ve bir şeyler istediği anlaşılan adam Papa idi. 
Attila, 452 yılında Roma İmparatorluğu’na son vermeye karar vermiş, 700 bin kişilik ordusu ile Roma üzerine yürümüştü. Alp dağlarını zorlanmadan aşmış, Po Ovası’na inmiş, vakit kaybetmeden Roma üzerine yürümüştü.
Roma’nın Attila’yı durduracak askeri gücü yoktu. Roma, saldırmaması için Katolik Klisesi’nin lideri Papa’yı Attila’ya ricacı gönderdi.
Attila’nın karşısında ayakta olan Papa, Attila ile ne konuştu bilmiyorum. Ancak Attila’dan ordusunu Roma’ya sokmamasını rica ettiği, karşılığında Roma’nın Attila’nın her istediğini yapmaya hazır olduğunu söylediği açıktır.
Attila, Papa ile konuştuktan sonra ordusunu Roma’ya sokmadı. Karşılığında Roma İmparatorluğu Attila’ya her yıl haraç ödeyecekti.
Attila’nın Papa’nın araya girmesi ile Roma’yı almaktan vazgeçmesine o yaşımda çok üzülmüştüm. Bugün Attila’nın Roma İmparatorluğu’na son vermesine hiçbir engel olmadığı halde Papa’nın ricası üzerine Roma’yı almaktan vazgeçmesini doğru buluyorum. 
O günkü Türk geleneklerine göre ordu savaşarak, Roma’nın askeri gücünü ezerek Roma’ya girdiğinde Attila’nın askerlerine Roma’yı yağmalaması için izin vermesi gerekirdi. Günlerdir sürecek yağmalamadan Roma halkı da ezilirdi. Ayrıca Romalıların kölelerine yaptırdığı çok güzel tarihi eserler de tahrip edilirdi.
Attila, gençliğinin bir dönemini Roma’da geçirmiş, Roma’yı iyi etüd etmişti. Düşüncem Attila Roma’nın yakılıp yıkılmasını, Romalıların asırlar içinde yaptığı sanat eserlerinin zarar görmesini istemediği için Papa’nın ricasını kabul etmiş, Roma’ya girmekten vazgeçmiş,  Batı Roma ile senelik yüklü bir haraç alma karşılığında anlaşmış, Roma’nın bir müddet daha yaşamasına müsaade etmiştir.
Romalıların ve o devrin Bizans’ının, tanrının kırbacı adına taktıkları Attila’nın bu düşüncesini anladıklarını sanmıyorum. 
Attila, Doğu Roma İmparatorluğu’nu da haraca bağlamıştı. Attila devrim Doğu ve Batı Roma İmparorluklarının Türk hakanlığına bağlı olduğu ve Attila’nın isteği dışında siyasi karar alamadıkları dışında bir devirdir. 
453 yılında Attila, İldiko isimli genç güzel bir kızla evlendi. Düğün şerefine büyük bir şölen yapıldı. Attila zifaf gecesi hastalandı, yatağında ölü bulundu. 
Tarihçiler, zehirlendiği konusunda bir şeyler yazmıyor. Fakat zehirlenmiş de olabilir. O devir Avrupalılarının Tanrı’nın kırbacı adını taktıkları Atilla’dan kurtulmak için yemeğine zehir kattıklarını düşünmek haksızlık değildir.
Bilge Kaan devri, Göktürk Kaanlığı’nın en şaşaalı devridir. Bu devirde Göktürk Hakanlığı Orta Asya’yı tamamen hakimiyeti altına almış, Çin ordularını daima yenmiş, Çin’de istediği hanedanı Çin’i yönetmekle görevlendirmiştir. 
Devletin başında İlteriş Kutluk Kaanoğlu Bilge Kaan bulunmaktadır. Bilge Kaan’ın iki büyük yardımcısı vardır.  Biri hüsnü savaş yeteneğini düşmanlarının dahi kabul ettiği Kültekin, diğeri Alman tarihçilerinin Türk tarihinin en büyük başbakanları ile aynı ayarda kabul ettikleri İlteriş Kutluk Kaanı’nda başbakanlığını yapmış olan Bilge Tonyokuk’tur. Bilge Tonyokuk, ayrıca Bilge Kaan’ın kayınpederidir.
Bilge Tonyokuk’un yaşı sebebi ile uçmağa (Ölmesi)  varması, Göktürk Kaanlığı için çok büyük kayıptır. Bu arada Çin Göktürk Kaanlığı’nı yıkma faaliyetlerine ara vermemiştir. Fakat Çin ordularını değil casuslarını ve altınlarını kullanarak çeşitli vaatlerde bulunarak Göktürk Kaanlığı’nı yine Türklere yıktıracaktır. 
Oğuzlar Çin’in entrikaları sonucu Göktürkler’ e savaş açmışlarıdır. Bu savaşta Oğuzlar Kültekin’in çok az bir kuvvetle bir kalede bulunduğunu öğrenmişler ve üstün kuvvetlerle kaleye saldırmışlardır. Kültekin az kuvvetle üstün Oğuz kuvvetlerini kale önünde karşılamış, sayı üstünlüğüne güvenen Oğuzlar, savaşta başarı kazanamamış, kale önünden çekilmişlerdir.  Fakat bu savaşta ağır yaralanan Kültekin’de uçmağa ( Ölmüş) varmıştır. 
Bilge Kaan kardeşini kaybetmiştir, fakat Bilge Kaan üstün yeteneklidir, büyük bir hakandır. Saldırılara karşılık vermekte Ötüken’e daima zaferle dönmektedir.
Çinliler Bilge Kaan’dan kurtulmak, Göktürk Kaanlığına son vermek için Bilge Kaan’ı zehirlemişlerdir. Bilge Kaan’ın Çin’e elçi tayin ettiği bir Göktürk beyi zehirlemiştir. Göktürk Beyi Çinliler tarafından satın alınmıştır.
Bilge Kaan ölünce Çin yine olayın dışında kalmamış  Ötüken’e Uygurları saldırtmıştır. Göktürkler Uygurla’a direnememiş Ötüken Uygurluların eline geçmişti. Bir kaç Göktürk Prensi Çin’e iltica etmiş, Çin İmparatorluğu’nun hizmetine girmişlerdir.
Fatih Sultan Mehmet 1481 yılında sefere çıkmıştır, seferin hangi devirde yapılacağı açıklanmamıştı, gizli tutuluyordu. Fakat tarihçiler Fatih’in hedefinin Roma olduğundan emindirler. Batı Roma İmparatorluğu’na son veren Fatih, Roma’yı fethetmek düşüncesinde idi. 1 yıl önce Fatih’in emri ile Gedik Ahmet Paşa Otlanto’yu fethetmişti. Türk akıncıları devamlı olarak Kuzey İtalya üzerine sefer düzenlemişler, Venedik’i ve Kuzey İtalya’yı güçten düşürmüşlerdir.
Batı Roma İmparatorluğu’na son veren Fatih Roma’yı fethedince Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurmuş olacaktı. Fakat bu Roma İmpratorluğu Türklerin İmparatorluğu olacaktı. Türklerin hukukunun uygulandığı, esirlere işkence yapıldığı, ağır işlerde çalıştırıldığı değil, insan olarak değerlendirileceği bir imparatorluk olacaktı. 
Fatih, sefere çıktığında sağlıklıydı, ordusu ile Gebze’ye geldiğinde mola verildi. Gebze’de aniden hastalandı, hekimlerin müdahalesi sonuçsuz kaldı. Kısa sürede hayatını kaybetti, ahirete intikal etti. Tarihçiler Hekimbaşı Yakup Çelebi’nin Papa’nın emri ile Fatih’i zehirlediğini kabul ederler. Roma’yı Fatih’ten kurtaramayacaklarını bilen Papa Fatih’i Hekimbaşı Yakup Çelebi’ye zehirletmiştir. İtalyanlar tarafından zehirlenmesi sebebiyle Roma İmparatorluğu’nu ihya etme hayali gerçekleşmemiştir.
Doğu’da Çinliler, Avrupa’da Papalık Türkleri orduları ile durduramayacaklarını anlayınca Bilge Kaan gibi, Fatih gibi büyük Türk Hakanlarını zehirlemişlerdir.
Attila’nın mezarı nerededir? Bilinmiyor. Düşmanlarını eline geçmesinin,hakaret görmesin diye Attila’nın cenazesi Türkler tarafından bilinmeyen bir yere gömülmüştür. 
Keşke Attila’nın mezarı bilinseydi, bugün Hungary denilen Macaristan’ın başkentinde Attila’nın büyüklüğüne yaraşır bir mezar inşa edilseydi. 
Belki bugünün tarihçileri yaşadığı dönemde Tanrı’nın kırbacı dedikleri büyük Türk’ün Roma’nın yakılıp yıkılmaması, yerli tarihi eserlerin gelecek nesillere kalması için ordularını Roma önünden çektiğini anlamışlardır. Bu sebeplerle merak ettikleri bu büyük adamın kabrini ziyaret edecekler, Attila hakkında araştırmalarda bulunacaklar. Attila’ya ilgi artacak, mezarı en çok ziyaret edilen yerlerden biri olacak.