ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

1970’li yıllar Enez’in kabuğunu kırmaya uğraştığı, turizme umut bağlanmasının anlaşılmaya başlandığı yıllardı. Elektriğe ve suya kavuşan Sahil Barakaları olumlu ya da olumsuz yönleri ile de olsa bu açıdan kasabanın kaderini de belirleyen bir değişim eşiği sayılabilir. Bunun yanı sıra İstanbul Üniversitesi Tesisleri’nin işlevselliğini gitgide artırması, Balıkçılık Kooperatifinin kasaba ekonomisine verdiği büyük katkı, bu sayede Enez’de bir sermaye birikiminin sağlanmış olması da turizm için çıkılan yolda önemli kazanımlardı. Ama bu süreci hızlandıran en önemli olaylardan birisi de 1977 yılında Şevket Kurt tarafından başlatılan ENEZ BALIK FESTİVALİ idi.

***

Bu festival şimdilerde “Festival” diye önümüze konan etkinliklerden çok farklı bir olaydı. İlginç özellikleri vardı. Örneğin o yıllarda daha Kuşadası’nda böyle bir festival henüz yoktu. Trakya’da da sadece Tekirdağ KİRAZ, Babaeski’de de KARPUZ Festivali, yapılıyordu. Ana fikri ile Enezlilerin "seyirci değil, oyuncu" olarak sahada olduğu bir festivaldi. 3 gün süre ile Enez’de kendi nüfusunun 3-4 misli insanın ağırlandığı, esnafın 6 ayda kazanamadığı hasılatı bu 3 günde kazandığı, zamanın çok kaliteli sanatçılarının sahne aldığı, Tan Oral, Behiç Ak gibi sanatçıların sergiler açtığı, trap yarışmaları için tüm İstanbul ve Trakya Avcılarının Enez’de buluştuğu bir muhteşem olaydı BALIK FESTİVALİ..

***

Enez, bu festival süresince bir AÇIK HAVA BALIK LOKANTASI havasındaydı. Her yerde mangallar yakılır ve kenti ızgara balık kokusu sarardı. TEKEL’e yaptırılan Enez Şarabı da festivalin özel içkisi idi. Sabahlara kadar içilip, eğlenilmesine rağmen yönetici ve tanık olduğum 8 yıl süresince jandarmaya intikal eden bir tek vukuatın olmadığı etkinliklerdi. Halbuki o yıllar ülkemizde her gün karanlık cinayetlerin işlendiği, sokağa bile çıkılamayan yıllardı.

***

Enezli gençler festivalin gerçek kahramanlarıydı. Daha günler öncesinden, tanıtım için tüm Trakya’yı dolaşıp afişledikleri gibi, Festival boyunca “Önce görev” diyerek organizasyonun düzenli yürümesini sağlarlardı. Düzenlenen Güzellik yarışmasına her yıl 10-15 Enezli kızımız katılır, organizasyonun her aşamasında tüm Enez Öğretmenleri, memurları hatta kaymakam, hakim ve savcı eşleri de sahada görev alırdı…

***

Neyse… Yine kaptırdım, gidiyorum.. Anlatmakla bitmeyecek bir farklılıktır bu. Bu konuda çok daha geniş olarak 2 kitabımda da anlatımlar var. Merak eden okur. 8 yıl aynı formatla sürdürülen bu organizasyon ile sonuçta Enez, bu festivalin yarattığı sinerji ile her yıl özlemle beklenen, tatillerin ona göre planlandığı, bir MARKA ŞEHİR olmuştur. Bunun kahramanı da Şevket Kurt’tur. 1984-1989 tarihleri arasında yapılmayan festivalimiz, 1989’dan sonra ismi de değiştirilerek Enez’lilerin, sahadan çekilip seyirci olduğu, siyasilerin saatlerce nutuk atmak için, çok paralarla düzenledikleri sokak konserlerine dönüşmüştür.. Halbuki Şevket Kurt döneninde bu etkinliklerde de Enez Belediye bütçesinden yine “5 kuruş çıkmadı” dense yeridir.

***

“Bitireyim” diyorum ama bitmiyor.. Söz… 5’inci Bölümde bitireceğim..

(DEVAM EDECEK)