Çağrı, programda Keşan’da dikilen klarnetçi heykeli, müzik hayatı, ustalara duyduğu saygı, Hüsnü Şenlendirici ile olan rekabet algısı, rahmetli babasıyla ilgili anıları ve gelecek planları hakkında önemli açıklamalarda bulunarak Keşan’a Güzel Sanatlar Lisesi için Milli Eğitim Bakanı ile görüştüğünü açıkladı
ALPCAN DEMİR-
Ünlü klarnet virtüözü Keşanlı Serkan Çağrı Fe TV’de geçtiğimiz Pazartesi günü akşamı yayınlanan Gazaetemiz Yazı İşleri Müdürü Erdoğan Demir’in sunduğu Geniş Açı programında Keşan’da dikilen klarnetçi heykeli, müzik hayatı, ustalara duyduğu saygı, Hüsnü Şenlendirici ile olan rekabet algısı, rahmetli babasıyla ilgili anıları ve gelecek planları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

İşte programda Çağrı’nın ele aldığı konular
MEMLEKETİ ÖZLÜYORUZ
İyiyim valla ne olsun her şey yolunda süper gidiyor. Memleketi özlüyoruz tabii ki.
Memleketi özlüyoruz. Dediğim gibi bazen gelmek istiyoruz da işte işlerin yoğunluğundan her zaman fırsat bulamıyoruz. Bayramlarda, seyranlarda gelebilirsek kar sayıyoruz.
KLARNET İLE TANIŞIKLIĞIM
Çağrı küçük yaşlarda klarnet ile tanıştığını belirterek “Yani aslında Keşanlılara birazcık bunu anlatırken zorlanıyorum tabii. Yani neden zorlanıyorum? Şimdi bir Keşanlı olarak ve Keşan'ı bilenlerin olduğu bir ortam olarak burayı görüyorum şu anda. O bakımdan nasıl başladığımı anlatmak biraz komik geliyor. Çünkü herkes klarneti çok iyi tanıyor. Bütün Trakyalılar, Keşanlılar klarnetiin sesinin içinde doğup büyüyorlar neredeyse. Klarnet sesini tanımayan yok, klarnet sesini duymayan yok. Yani ben bu kişilerden kendimi çok farklı bir yere koyamıyorum. Dolayısıyla ben de bir Keşanlı gibi, ben de bir Trakyalı gibi bu enstrümanın sesinin içine doğmuş biriyim. Yani tanışmamak elde değil diyebiliriz. O yüzden küçüklüğümden beri hep gördüğüm babamdan, büyüklüklerimizden, etraftan gördüğüm klarnetçilerin tabii ki etkisi bende çok büyük oldu.
Çocuk yaşlarımdayken işte yani böyle bir 4-5 yaşlarında başlamıştım ben bu enstrümanı benimsemeye. Dolayısıyla ilkokul zamanlarında klarnetle olan buluşmam daha da güçlendi. Ve zaten bu yolculuğun da temelini oluşturdu diyebilirim. Yani benim hayatıma yön veren bir meslek ve bir enstrüman olarak hayatımı da yerine aldı. Ondan sonrasını biliyorsunuz zaten birçok yaptığım şeylerden Keşanlılar ve Keşan'ın güzel insanları bundan haberdar oluyor.”
ÇATALCA ERGUVAN ŞENLİKLERİ

Çağrı 13 yaşında iken Çatalca’da Erguvan Şenlikleri Festivaline katılmasından da bahsederek “Ben on üç yaşındaydım. Birçok insan katıldı o yarışmaya. Yani bizim Keşan'dan da tek ben vardım. Onun dışında da kimse yoktu diye tahmin ediyorum. Çocuk olarak ben katılmıştım. O bütün böyle enstrüman çalan abilerimizin katıldığı ve ilk kez yapılmış diyebileceğim bir yarışmaydı. Çatalca’daErguvan Şenlikleri kapsamındaydı. Burada tabii bizim biliyorsunuz müzisyenler kahvesinin camına bir afiş asılmış o zaman. Ben de onu tesadüfen görmüştüm. Afişte işte yarışma ödülleri yazıyordu. İşte birinci, ikinci, üçüncü diye. Ben tabii onu görünce çok heyecanlandım. O afişe bakarken böyle aklımdan bir sürü şey geçirdim. Yani ben de bu yarışmaya girsem acaba benim hakkımda diğer ustalar ne düşünüyor? Neredeyim? Ne kadar iyiyim ya da ne kadar iyi değilim? Bunu görmek benim amacımdı aslında. Sonra da işte babam rahmetli bir telefon açtı Çatalcada bu yarışmayı düzenleyenlere. Benden bahsetti. Ondan sonra çocuk yok dediler yarışmada ama işte o ara ilk defa bir çocuk kabul ederek yarışmaya dahil ettiler. Ben yarışmacı değildim aslında. Daha çok ilgi gösterilen konumdaydım Çatalca'ya geldiğimde. Bütün müzisyen abiler benim küçük oluşumdan ve küçükken o kadar onlara göre iyi çalışımdan, herkesin bakışlarından anlıyordum ve onlar bana sevgi gösterisinde bulunuyorlardı. Yani orada Çatalca'da benim hayatımın tabii ki daha farklı bir yol almasına sebep olan bir yarışmaydı o neden oldu. Orada yarışmacılar arasında ben de sahneye çıkıp bir şeyler çalmıştım ve sonra bana özel bir ödül layık gördüler.
Tabii o yarışmanın bendeki heyecanı, bende oluşturduğu heyecan aslında bu işe daha çok sıkıca sarılmama sebep oldu diyebilirim. Bir konservatuarı okumam, konservatuardan sonra hayatımı şekillendirmem. O yarışmanın çok büyük etkisi var diyebilirim aslında hayatımda.”
İLK DEFA EVİMDEN AYRILDIM
Çağrı, üniversite yıllarından da bahsederek “Valla İzmir'e gittiğimde tabii ben hiç kimseyi tanımıyordum. Ne İzmir'i tanıyordum, İzmirlileri tanıyordum, ne de konservatuvarın yolunu biliyordum. Yani benim için orada olmak, benim için İzmir'de bulunmak heyecan verici bir şeydi. Çünkü hayatımda ilk defa kendi başıma şehir dışına çıkmış olduğum bir uzun seyahat diyebilirim buna aynı zamanda. Orada işte konservatuar sınavlarına girdim ben. Konservatuarı kazandıktan sonra üniversitede arkadaşlarla tanıştım. Orada bir sürü arkadaşım oldu. Ev arkadaşlarım oldu. Sonrasında işte grupla Laçin'le tanıştım. Ben üniversiteyi aslında İzmir'de okumayı çok istememiştim ama İstanbul Teknik Üniversitesi sınavlarını kaybettiğimde aslında orada birazcık olsun umudumu kaybetmiştim. Bazı dostların yardımıyla Ege Üniversitesi'ne gittim ve Ege Üniversitesi'nde istemeyerek de gitmiş olsam orayı kazanmıştım ve orada kalacaktım. O yüzden Biraz endişeliydim başta. İstanbul'a gitmek istediğim için sürekli onun hayaliyle, konservatuvarın hayaliyle yanıp çıkan biriydim ve İzmir'de tabii her şey kendi düşüncelerinin planlarının dışında da gelişiyor. İnsan hayatın ne getireceğini, nasıl bir plan uygulayacağını bilemiyor.
GRUP LAÇİN İLE TANIŞMASI

Çağrı İzmir’de Grup Laçin ile tanışması olduğunu belirterek, “Benim oradaki hayatıma dokunan en büyük değişim Laçin'le tanışmam oldu. Yani Grup Laçin ile bizim oradaki tanışıklığımız, işte o 98'deki herkesin çok iyi bildiği, o kafa hareketlerini yaptığımız “Bekar Gezelim” türküsünün çok sevilmesine sebep oldu işte o tanışma. Orada arkadaşlıklar paylaştık, dostluklar paylaştık ve nihayetinde ülkenin tanıdığı, hatta dünyanın birçok yerinde Çok tanınan ve sevilen bir grup olma özelliği taşıyan bir top. 98 yılındayım. Ondan sonra zaten İstanbul'a geldim ben. Konservatuarı İstanbul'da tamamladım. Yüksek lisansı da burada tamamladım.Ondan sonrası işte İstanbul Teknik Üniversitesi'nde hocalık yaptım. Yani 4 sene falan orada klarnet eğitmenliği yaptım.”
TRAKSEV KURULUŞU
Trakya Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın kuruluşundan da bahseden Çağrı, “Edirne'de ve Trakya'da faaliyet gösteriyoruz. Yani bu daha çok bizim sanatla yaptığımız etkinlikler var. İşte vakit içerisinde.
Biliyorsun Trakya'nın bazı festivalleri kültür sanat anlamında eksik olan festivallerini de bir şekilde tamamlayıp geliştirmeyi amaçlayan kendi değerlerine sahip çıkan ve onları geliştiren toplumda kazandıran bir görevimiz var. Onun için işte Edirne'de Edirne'nin Caz festivalini başlatmıştık. Balkanlarla olan diyaloğumuzun bir ayrı rotası olan müziği ve kültürü daha yaygın hale getirebileceğimiz müziği ortaya koyabileceğimiz bir festival geliştirdik. Balkan festivalini gerçekleştirdik. Onun dışında yine bazı çalışmalar var. Şu anda oradaki çocuklarımız için, oradaki gençlerimizi içine alacak çalışmalarla alakalı onların hepsini zaten Tırakyalılar bir şeyler yapmaya başladığımızda duyuyorlar. Sağolsunlar, bizi yalnız bırakmıyorlar. Yani vakıf olarak Trakyalılar üzerinde çabalıyoruz. Bu da kolay olmuyor tabi ki. Yoğun bir çalışma tempomuz var. Bunun dışında vakıf olarak da yürütmemiz gereken işleri hep planlayarak gidiyoruz.”
KEŞAN’A GÜZEL SANATLAR LİSESİ İÇİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI İLE GÖRÜŞTÜM
Keşan’da Güzel Sanatlar Lisesi'nin kurulması için şu anki Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin ile de konuyu görüştüğünü belirten Serkan Çağrı “Bu konuda atılacak somut adımlar için de bütün çalışmalar için de hazır olduğumu söyledim. Bunu bakanlıkla bir daha masaya oturup bir daha konuşacağız. Çünkü bu çok ciddi anlamda benim memleketimde istediğim bir şey. Okul olarak gençlerimize yön verebilecek bir Güzel Sanatlar Lisesi'nin Keşan'da olması kaçınılmaz. Çünkü Keşham bunu fazlasıyla hak eden bir yer. Emin olun ki ben de bununla ilgili bir takım somut adımlar atıyorum. Tabii ki bu çok kolay bir şey değil. Yani bir lisenin kurulması, oluşturulması söylendiği kadar kolay olan bir şey değil. Ama bunu mevzuata uygun ve ilgili Bakanlıkların da desteğiyle daha doğrusu yapmak için çalışmaları sürdüreceğiz. Yani elimizden gelen her şeyi yapacağız. Keşan'ın kazanımları için aslında bazen baktığımızda şey gibi görünebilir. Keşan'ın ötesinde olan Keşan'la ismi duyulmuş başarılı kişilerin neler yaptığına dair bazen Eksik düşünceler gelişebilir. Eksik taraflar kalabilir. O yüzden ben şunu söylemek isterim. Biz bir Keşanlı olarak bir yerde sadece somut bir adım atmanın da ötesinde aslında bir misyonerliğimiz var. Bizim adım attığımız her yerde memleketin ismi ve memleketi değerleri bir şekilde ortaya çıkıyor. Düşünün işte geçtiğimiz haftalarda Amerika'daydım ama Birkeşanlı Serkan Çağrı olarak oradaydım. Yani oradaki konserlerde Birkeşan ismi taşıyorum ben her yere. Gittiğim her yere bir keşan ismi taşıyorum. Yani bu aslında Keşan için dikkat çekici bir unsur. Bu çocuk nereli, bu adam nereli denildiğinde Keşan'ın bir yetenekler topluluğu olduğu da ortaya çıkıyor. Yani sadece ne bileyim gelip bir temel atmak, bir taş koymak bir yere bu bir sadece bir memleket için bir çaba değil. Memleket için en büyük çaba memleketin değerlerini duyurmaktır, onlara öncülük etmektir. O yüzden ben bunu layıkıyla yapmaya çalışıyorum yıllardır ve bunu yaptığımı da düşünüyorum. Ben Keşanlıların sesi ve nefesi olarak kendimi görüyorum. O yüzden Keşan adına somut adımlar atılması için Ben müzisyenlik sıfatımı bir kenara koyup vekillik gibi ne bileyim yöneticilik gibi bir misyonum yok, bir vasfım yok. Bunlar daha ziyade siyasetin içinde bulunan memleket kazanımları için adım atacak kişilerin planında gitmesi gereken çalışmalardır.
Ama tabii ki ben bir sanatçı ve Keşen'in nafzı olarak her zaman bu çalışmaların yanında ve destekçi olarak onları yönlendiren olarak bulunmaktan büyük mutluluk duyarım. Onu söyleyeyim. Yani şu andaki mevcut Trakyalı, Keşanlı, fark etmez Trakyalı mecliste sözü olan eyli olan biri varsa o kişiler bizim için çalışmaya mecburlar. Memleket için çalışmaya mecburlar. Çünkü onları oraya gönderen irade biziz. Memleket insanları. Memlekete sağlanacak yani memlekete sunulacak kazanımlar hepimizin kazanımları ve bunun da hakkını Ankara'dan almak bizim adını söylediğimiz vekil dediğimiz vekilimiz olan kişinin yapması gereken bir şeydir. Biz fazla bir şey istemiyoruz. Hakkımız olanı istiyoruz. Bütün yetenekler Keşan'da bütün yetenekler Trakya'da. O yüzden Keşan ben şimdi Keşan'lı olduğum için Keşan üzerinden söylüyorum. Bütün yetenekler Keşan'da Keşan'ın bu anlamda Keşan'ı temsil eden kişilerin Keşan için bir Güzel Sanatlar Lisesi açması zorunludur”
SERKAN ÇAĞRI’DAN KEŞAN HEYKELİ HAKKINDA NET MESAJ: “BENİ DEĞİL KEŞAN’I TEMSİL EDiYOR”
Serkan Çağrı, katıldığı programda Keşan’da yapılan klarnetçi heykelinin kendisini değil, Keşan’ın kültürel mirasını temsil ettiğini vurguladı. Ustalara saygıdan rekabete, Eyvah Eyvah filmindeki anılardan Amerika’daki festivale kadar birçok konuda samimi açıklamalar yaptı ve gençlere ilham verecek mesajlar verdi.

Ünlü klarnet sanatçısı Serkan Çağrı, katıldığı programda Keşan’da dikilen klarnetçi heykeline ilişkin ortaya atılan yorumlara açıklık getirdi. Açılış günü teşekkür konuşması dışında heykelle ilgili geniş bir beyan vermediğini belirten Çağrı, bu heykel için dönemin Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’na da teşekkür ederek,eserin kişisel bir temsil olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.
Sanatçı, “Keşan’a dikilen heykel Serkan Çağrı’yı temsil etmiyor. Heykel aslında Keşanlıları temsil ediyor. Keşan’ın geleceğine ışık tutan bir heykel.” diyerek heykelin gençlere ilham olmasını amaçladığını vurguladı.
“KEŞAN KLARNETİN BAŞKENTİDİR: SELİM SESLER VE YAŞAR SESLER UNUTULMAZ”
Keşan’ın müzik kültürünün Türkiye’de çok özel bir yere sahip olduğunu belirten Çağrı, merhum Selim Sesler ve Yaşar Sesler’in önemini özel olarak vurguladı:
“Bu ustalar, yöresel müziğin taşıyıcılarıdır. Folklorumuzu Trakya'nın ruhunu klarnete nakşeden isimlerdir. Türkiye’nin Neşet Ertaş'ı bağlamada ne ise, Keşan’ın klarnet ustaları da odur.”
Çağrı ayrıca Yaşar Gümüş, Ramazan Güntek (Pinokyo Ramazan), Ahmet Gümüş gibi isimleri de Keşan klarnet geleneğinin taşıyıcıları olarak anarak “Bu topraklar çok değer yetiştirdi” dedi.
HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ İLE ILIŞKI: “REKABET DEĞİL, KARŞILIKLI GELİŞİM”
Yıllardır kamuoyunda “Serkan mı? Hüsnü mü?” tartışmalarına konu olan ikili hakkında konuşan Çağrı, bu rekabet algısının yanlış anlaşıldığını söyledi:
“Hüsnü de ben de aynı jenerasyonun insanlarıyız. Bu işte rekabet değil, karşılıklı ilham var. Birbirimizi geliştirdik. Sahneye taşıdığımız enerji de bunun sonucu.”

İki sanatçı, birlikte oluşturdukları “Legend of Clarinet” projesiyle hem Türkiye'de hem de dünyada konserler veriyor.
EYVAH EYVAH FİLMİNE UZANAN BABASIYLA İLGİLİ ANILAR
Çağrı, babasıyla Ata Demirer arasında geçen ve “Eyvah Eyvah” filmine bile ilham veren hikâyeyi şöyle anlattı:
“Babam çok doğal bir insandı; İstanbul’dakilere farklı geliyordu. Ata Demirer’le tanışmalarında yaşanan şeylerin bir kısmı filmde birebir yer aldı. Öyle sahneler var ki, babamın hayatından kopup gelmiş gibidir.”
Ayrıca babasının kendisi ile tanışmak için geldiği Ata Demirer’e telefonunu vermemek istemesini de programda dile getirerek “Babam telefonumu herkese dağıtıyordu ben de kendisine numaraları dağıtma demiştim. Babam da Ata Demirer’e benim telefonumu vermemiş” diyerek yaşanan komik anıları da paylaştı.
EYVAH EYVAH FİLMİ VE ATA DEMİRER İLE İLK TANIŞMA
Ünlü sanatçı, Eyvah Eyvah filminin hazırlık sürecinde yaşanan ilginç anıları da paylaştı. Babasıyla Ata Demirer’in tanışma hikâyesinden set arkasındaki eğlenceli anlara kadar birçok detayı anlatan Çağrı, filmin dokusunun büyük kısmının bu gerçek yaşam hikâyelerinden beslendiğini aktardı.
DÜNYADA SATILAN SERKAN ÇAĞRI KLARNETİ: ACL 740 MODELI
Sanatçı, kendi adıyla dünya çapında satılan klarnetin detaylarını da anlattı:
“Çekya’da üretilen ACL 740 Serkan Çağrı modeli klarnet dünyada satışta. Tasarımının her ayrıntısı bana ait. Bu hem ülkemiz hem de Keşan adına gurur verici.”
Şeffaf (toy) klarnetin ilk örneklerinden birinin de kendisi için Almanya’da özel üretildiğini belirtti.
NEW YORK GYPSY FESTIVAL’DE TÜRKIYE’YI TEMSİL ETTİLER
Serkan Çağrı, Hüsnü Şenlendirici ile birlikte Amerika’da gerçekleştirilen New York Gypsy Festival’in 20. yılında sahne aldı.
İsmail Lomonoski ve Sal Mahmudoski ile birlikte dört klarnetçi olarak sahneye çıkan ekip, Türkiye’den yoğun ilgi gördü.
“Amerikalılar da Türkler de olağanüstü bir ilgi gösterdi. Hem sahnede hem kuliste çok güzel anlar yaşadık.”
YENI PROJELER: ALBÜM, FESTİVAL VE KITAP HAZIRLIKLARI
Serkan Çağrı, önümüzdeki dönem için yoğun bir çalışma planı olduğunu belirtti:
3 yeni maxi single
Uluslararası bir festival projesi
Üzerinde çalıştığı kitap (anı yazıları, enstrüman üzerine notlar)
Yeni eğitim ve işbirliği projeleri

Ailesinin ve çocuklarının hayat yönelimlerine de destek verdiğini söyleyen Çağrı, Londra’da spor yöneticiliği okumak istediğini belirterek “Artık önceliğim hem üretmek hem de aileme destek olmak” dedi.
HAYATININ FİLMİ İÇİN SORUYA YANIT: “HİÇ DÜŞÜNMEDiM”
Programı izleyen bir izleyicinin kendi hayatının filmleştirilmesi konusundaki soru için de mütevazı konuşan Çağrı, zamanın henüz erken olduğunu belirterek, Böyle bir proje için Keşanlı bir yönetmenin çok daha doğru bir seçim olacağını ifade etti.




