Başımıza gelen bu felaketin ne anlama geldiğini, boyutlarını galiba çoğumuz henüz fark edebilmiş değiliz. Özellikle çıkış yasağı olan kentlerde yaşayanlar olarak sanıyoruz ki; bir süre daha evlerimizde oturursak, örneğin bayramdan sonra sahillere, yazlıklarımıza doğru yollara çıkabileceğiz. Kırlarda mangallar yakabileceğiz, plajlara koşabileceğiz..

***

Elbette o günler de gelecek. Ama önümüzdeki şu birkaç hafta içinde değil.. Hatta bence bu yaz bile değil.. Örneğin ben, büyük şehirlerden ve özellikle İstanbul’dan çıkış yasağının yaz sonuna kadar sürmesi gerektiğini ve de süreceğini düşünüyorum. Bu hastalığı özellikle İstanbul’da ve büyük şehirlerde karantinada tutmanın çok doğru olacağına inanıyorum. Aksi halde bir anda yazlıklarına koşacak onbinlerce insanın bu salgını nerelere kadar yayabileceklerinin hesabını size bırakıyorum..

***

Kaldı ki İstanbul sağlık sistemi, bugüne kadar yaşadığı deneyimler, sağlanan donanımlar nedeniyle de hastaların tedavisinde çok önemli imkanlara sahip oldu. Halbuki sahil kentleri, daha çok, kışlık nüfusları ölçeğindeki sağlık kuruluşları ile hizmet veriyor. Örneğin Enez’in 10 yataklı hastanesi şimdi bomboş. Ama yarın? Sahilde 35 bin kişinin yaşadığı günlerde, uzman doktor yok, değil CORONA testi, sıradan bir kan tahlilini dahi yapacak imkanlar yok. Zaten İstanbul’da yoğunlaşan tedavi sürecinin birikim ve imkanlarını yurdun dört bir yanına yaymak ve her köşesinde oluşturmak da mümkün değil.

***

Şu anda pandemi düşüş sürecine girmişse de halen 120 bin vaka var ve iyileşen sayısı 50 bin. Yani henüz iyileşemeyen ve tedavi süreci hala devam eden 70 bin kişi var. Kaldı ki henüz ortaya çıkmamış en az 30-40 bin hasta aramızda dolaşıyor. Bunların %60 ı İstanbul’da. Böyle bir ortamda pek çok İstanbullu Enez’deki, Erikli’deki, Saros’taki, Bodrum’daki, Kuşadası’ndaki yazlıklarına taşınmak için hazır, bekliyor. Sizce bu durumda İstanbul’dan çıkış serbestliği vermek akıllı bir davranış olur mu?

***

Yani henüz Corana’sız günleri hayal etmek için çok erken.. Ne yapmalıyız? En kötü senaryolara göre önümüzdeki yaz aylarını bulunduğumuz yerlerde geçirmeye hazır olmalıyız. 

Bu arada; yöremiz dikkate alındığında, şehirlerden yazlıklara olabilecek yoğun göçler nedeniyle  özellikle Keşan ve Enez’de olağanüstü hazırlıklar şimdiden yapılmalıdır.. Örneğin Enez bölgesinde ambulans sayısı birkaç misli artırılmalı, Keşan’da oluşturulmaya başlanmış olan Eski Hastane’nin Pandemi Hastanesi olarak eksikleri varsa hızla tamamlanmalıdır..

***

Yazlıkçılarımız bizi, biz de onları çok özleyeceğiz.. Ama akıllı davranırsak gelecek yıllarda bu özlem açığımızı kapatabiliriz.. Belki de Bilim Kurulu’nun ve yöneticilerimizin bu konuda, bizim aklımıza gelmeyen, düşündükleri mucizevi uygulamaları vardır da bu özlem uzun sürmez. Yine de çok hazırlıklı olmalıyız..

***

İyi de, yazlıkçılar gelemezse yöre çiftçilerimiz, esnafımız ve sadece yazın iş bulabilen insanlarımız ne yapacak, ne yiyip, ne içecek? Asıl sorun bu. Bu konuda yerel yönetimler, yerel çözümler üretmelidirler.. Kolonya, ekmek dağıtmak ya da bando ile gezici konserler vermek maalesef karın doyurmuyor.