Ve dün konuyla ilgili haber, Keşan’ın gündemine oturdu... 7’sinden 70’ine herkesi merak sardı, şantaj ve tehdide maruz kalan iş adamının kimliği konusundaki rivayetler dilden dile dolaştı...
Herkes birbirine ‘sen misin o iş adamı?!’ diye espri yaparken, ara ara da gazetecilere, ‘söylesene, vallah kimseye söylemem’ şeklinde ısrarda bulunuldu...
Eyvallah söyleyelim de, hangi birini?! Haber fotoğraflarına dikkatli bakarsanız, dizi dizi CD görecekseniz... Bu CD’lerin içini cin mi doldurdu acaba peri mi ne bileyim?! İçinde kimler var kimler yok bilinmez, eğer içine düşen varsa da eminim gözüyle görse ‘aha bu benim!’ demez...
Alkol şişede durduğu gibi dursaydı, bugün günümüzde her an karşımıza çıkan rezillikler olur muydu? Ne zaman kaza ya da bela haberi duysak, %90’ının alkol ayarını tutturamamaktan kaynaklı olduğunu görüyoruz... Kafayı buldular mı gaza basıyorlar, yolu da sadece kendilerinin sanıyorlar... Ne kadar parası pulu varsa saçıyorlar, şantajcıların eline düştüğünün farkına bile varmıyorlar...
Nasıl varsınlar ki... Yanında yatanın tüyünden bile it mi yoksa insan mı olduğunu anlamayan adam, sübyanla seks yaparken CD’sinin çekildiğinin farkına varabilir mi?!
Şimdi... ‘Bu iş adamı kim?’ sorusunun merakla beklenen cevabı: 1.70 boylarında, 85 kilo civarında, kaytan bıyıklı, ak saçlı, göbekli... Ne oldu... Merakınız giderildi mi? Boy, pos ölçüsü verince içiniz rahatladı mı? İlla ki isim de istersiniz şimdi... Belki bir iş adamı, belki köylü, belki devlet memuru, belki de işçi... Yani alkolün ayarını tutturamayan ve sübyan gafletine düşen herhangi biri!.. İsminden, cisminden size ne? Belki siz, belki arkadaşınız, belki yakınınız, belki kentliniz, belki köylünüz bu kişi... Hem bu kişinin bir kişiyle sınırlı kaldığını düşünenler ayvayı yedi!.. Yarın öbür gün bu CD’lerin içinden daha kimlerin çıkacağı acaba belli mi?! Ya postacı sizin kapınızı da çalarsa ve bir sabah operasyonu ile evinizi basarsa!.. Alkolün ayarını kaçıranların, sübyanların kahramanları olmaları demek ki an meselesi!..
Ve... Olayın; kahramanlarının yaş ortalaması ve şeklini irdelemeyip, sadece ‘iş adamı’ tarafına takılanlar... Bu olay; Keşan’a, Keşan’ımıza yakıştı mı? İşin ‘Keşan’da neler oluyor?’ tarafına bakıldı mı? Gencecik çocuklarımız, evlatlarımızın akıbetleri irdelendi mi? Keşan’ın ‘suyu çıkmış’ tarafı konuşuldu mu? ‘Bu olaylar nasıl bu boyuta geldi, buna sebep nedir?’ düşüncesi hakim oldu mu? Ve onlarca sebep sıralayabiliriz; düşünülmesi, tartışılması, araştırılması ve irdelenmesi gereken... Ama toplumun büyük çoğunluğu olarak olaya sadece; ‘iş adamı kim?’ tarafından bakıyoruz... Böyle baktığımız sürece de emin olun ki, bu ‘iş adamları’ da bitmez, bu tür olayların da ardı arkası kesilmez...
Keşan’ımızda içen ve merak eden topluluğun azalması; okuyan ve araştıran bir topluluğun artması; sorunlara çözüm bulan bir topluluğun da oluşması dileğiyle... Saygılarımla...