ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY
Çanakkale Köprüsü’nün yapılmasına, hizmete girmesine sevinenlerin başında geliyorum. Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, son zamanlarda köprüden geçen araç sayısını örnek göstererek ülkede yokluktan, fakirlikten bahsedilemeyeceğini söylemesine de hem şaşıyor hem de itiraz ediyorum.
***
Malum; Temmuz ayında Avrupa’da çalışan yurttaşlarımız izinlerini kullanmak üzere, cepleri avrolarla dolu olarak, akın akın Ülkemize geliyorlar. Geldiklerinde hem vakit kaybetmemek, hem de bu güzel eseri görmek ve yaşayabilmek için elbette ki bu köprüden geçerek yollarına devam ediyorlar. Onlar için bu geçişin çok da ucuz olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki mevsim itibari ile hem de bayram hareketliliği ile geçişlerin artması CB için ölçü olmamalı. Ölçü de olamaz. Çünkü araç sahibi olmak artık bir keyif olmaktan çıktı, bir masraf kapısı haline geldi. “Hadi gidelim; köprüden geçelim. Gezip gelelim” diyebilmek artık her babayiğidin harcı değil.
***
Bırakın bir aracın yakıt, onarım, bakım masraflarını… Otomobiliniz varsa hiç yerinden kımıldamasa bile zorunlu masraflarınız rahatça kabullenebilecek seviyede değil. Örneğin benim 2011 model aracımın trafik sigorta masrafı yıllık olarak geçen yıl 400TL iken bu yıl 1600 TL… Kaskosu geçen yıl 800 TL iken bu yıl 3500 TL. Bu yıl ödediğim Motorlu araçlar Vergisi 700 TL… Yıllık muayene için ödediğim ücret 540TL. Yani araç hiç hareket etmese bile toplamda masrafı 5-6000 TL civarında… Modeli daha yeni ve özellikleri olan bir araç için bu masraflar yaklaşık yılda 20 Bin TL… Ben yılda yaklaşık ortalama 15 bin Km. seyahat edebilirken şimdi Keşan’a gidip gelirken bile kara kara düşünüyorum. Ayda bir defa ya gidiyorum, ya da gidemiyorum..
***
Annem İlkokul öğretmeni idi. 1972 yılında emekli oldu. Emekli ikramiyesi ile Kuşadası SEÇKİN SİTESİ’nde 1+1 bir daire, kalan parası ile de babam için 1968 model, Anadol marka bir araba alabildi. Nerelerden nerelere geldik. Şimdilerde Köprüden geçmiş olmayı bir varlıklılık göstergesi olarak görebiliyoruz. Şimdi emekli ikramiyesi ile, hem de Kuşadası gibi bir kentte, leb-i derya bir sitede ev sahibi, hem de iyi kötü bir araç sahibi olmak her halde masal kıvamında bir anlatım olur. Halbuki bunca yıl sonra bizler çok daha iyilerine layıktık.
***
Ne kadar demokrat ve hoşgörülü olmaya çalışsam da şu kalan kısa ömrümü karartanları, güzel hayaller kurmamıza bile imkan bırakmayanları affetmiyorum. Hoş göremiyorum. Önümüzdeki asrın en önemli genel seçimi konusunda hala ıvır zıvır işlerle kendilerini eğlendiren, çukulata, mukulataFestivaleri ile populizmin girdabına karışmış, ya da hala uykudan uyanamamış yerel parti örgütlerini de uyarıyorum. Nikah kıyıp, sünnet, düğün gezmekle, ya da parti binasında tek kale oynayıp birbirinize nutuk atarak, basın toplantısı yaparak bir yere varamazsınız.