MEHMET AYTAÇ
“Konuşma özgürlüğüm olmazsa ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyebilirim” şeklindeki Afrika atasözünü hatırlatan Gaytancıoğlu, yasanın tam da ekmeğimizi çalanları kamuoyundan gizlemek için çıkarıldığını iddia etti.
Gaytancıoğlu konuşmasında şunları söyledi: “Dezenformasyon yasası. Bu yasanın adı "sansür yasası" olarak anılıyor; bu konuda büyük bir başarı sergilediniz. Neden haber alma özgürlüğüne sansür getiriyorsunuz? Çünkü isteseniz de istemeseniz de Türkiye'yi ikiye böldünüz; bir sizin doğrularınız var bir de halkın gerçekleri var. Tolstoy'un ünlü bir lafı var: ‘Hareket etmezsen zincirlerini fark edemezsin.’ Hareket etmeyen insanlar istiyorsunuz. Hayat pahalılığını görmesin, yaşadığı işsizliği, yoksulluğu, açlığı hissetmesin istiyorsunuz. Bir yanda gerçekler var, bir yanda sizin doğrularınız. Nedense bu ikisi örtüşmüyor. Örneğin TÜİK. Hatta TÜİK bugün süt verilerini açıkladı. Bakın, süt üretiminde yaklaşık 50 bin ton düşüş var ama içme sütü tüketiminde artış var. Nasıl oluyor? Hem süt üretimi azalıyor hem de içme sütü miktarı artıyor. Aynen hayat pahalılığı verilerinde olduğu gibi, yüzde 83 veri açıklıyorsunuz ama halk bunu yüzde 200'lerde, yüzde 250'lerde yaşıyor. İşsizlik, yüzde 9'larda. ‘Benim oğlum işsiz, benim kardeşim işsiz.’ diye vatandaşlar birbirleri arasında sürekli konuşuyorlar. Sokaklar ile sizin gerçekleriniz arasında farklılıklar var. Örneğin esnaf diyor ki: ‘Kirayı ödeyemiyorum, elektriğimi ödemek için işçi çıkarmak zorunda kalıyorum, soğukta oturuyorum.’ Evet, bu sene birçok esnafımız hasta olacak, neden? Çünkü ne sobasını ne doğal gazını ne elektriği yakabilecek, üşüyecek. ‘BAĞ-KUR primini ödeyemiyorum, dükkânda sattığım malı yerine koyamıyorum.’ Satmak istiyor ama sattığı parayla yerine yeni mal alamıyor. Sattığı ürünlere zam yapamıyor esnaflarımız çünkü halkın alım gücü düştü. Sermayesi esnaflarımızın gün geçtikçe eriyor yani orta direk çöküyor. Peki, bunları esnaf dile getirebilecek mi bundan sonra? İşte bu sansür yasasıyla bir korku toplumu yaratmaya çalışıyorsunuz.
Peki, emekliye bakalım. Emekli çarşıya, pazara, markete, bakkala giderken düşünüyor, alışveriş yaparken daha çok düşünüyor. ‘1 kilo mu? Hayır, yarım kilo alsam... Hayır, 250 gram alayım.’ diye hesap kitap yapıyor. Kısaca, yaptığı alışverişleri daha da azaltan bir emekli kitlesiyle karşı karşıyayız. Eskiden kahvede günde iki üç tane çay içen, birbirlerine ısmarlayan emekli, günde bir tane çay içiyor. Kahveci bile 4 liralık tarife alıyor, çayı 2,5 liradan satıyor ‘Kimse içmiyor ki abi.’ diyor, ‘4 liradan satarsam kim içebilir?’ diyor. Promosyon alacak diye emekliyi sabahtan akşama kadar kuyruklarda diziyorsunuz. Torunundan kaçan emekliler var. Niye? Torunu çikolata isteyecek 5 liralık, 10 liralık ‘Aman, cebimde para yok.’ diyor. Hastane koridorlarında saatlerce emeklileri bekletiyorsunuz, randevu da alamıyorlar muayene de olamıyorlar. Her bir emeklinin maaşında kredi ödemesi, geri ödemesi var. Emekliler açlık sınırının altında yaşıyorlar. Yani bu sorunları emekliler kendi paylaşım sitelerinde, sosyal medyalarında paylaşmasın, bu sorunları konuşmasın, tartışmasın istiyorsunuz.
Çiftçi... Süt inekleri kesiliyor, süt 8,5 lira oldu ama bir faydası yok. Koyunculuk bitiyor, gübre krizi var; hiçbir önlem almıyorsunuz. Çiftçi borçlu, mazot uçtu, yem ithal. Şeker fabrikaları satıldı, şekere ciddi zam geldi. Ayçiçeği üreticisi perişan, sulama yatırımları durdu. Çiftçi bu konuları konuşmasın istiyorsunuz, sussun istiyorsunuz. Yani, çiftçi hareket etmesin, zincirlerini fark etmesin istiyorsunuz. Size bir Afrika atasözü de söyleyeyim ‘Size özgürlükten önce ekmek lazım.’ diyenlere Afrikalının cevabı şu: ‘Konuşma özgürlüğüm olmazsa ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyebilirim?’
Gençler ne yapıyor peki, gençler? Gençler bizim geleceğimiz; her şeyin farkındalar, moralleri çok bozuk. Gençler ülkeyi terk etmek istiyorlar, iletişimlerini engellemeye çalışıyorsunuz. Her yere üniversiteler açtınız ama işsizliği ne yaptınız? Ötelediniz. Yurtlarda barınma sorunu var. Sansür uygulayarak, yazılı ve görsel basını, ayrıca sosyal medyayı tehdit ederek iktidarda kalacağınızı sanıyorsunuz ama ülkedeki çürüme sansürle kapanmaz arkadaşlar.
Ne yaparsanız yapın, gidiyorsunuz.”