HABER-FOTO BÜLENT SAYLAM
Küçükbaş hayvan üreticiliği yapan birçok üreticinin sektörü terk ettiğini belirterek, “Küçükbaş hayvan varlığımızı ülke olarak kaybediyoruz. Ülke olarak kaybettiğimiz hayvan varlığının Türkçe karşılığı 10 milyar dolar. Biz her yıl 1 milyar dolarlık yerli hayvan kaybediyoruz. 1 milyar dolarlık da ithalat yapılıyor 2 milyar dolar kaybediyoruz.” dedi.
Demir, cuma günleri Keşan Ticaret Borsası’nın işlemeciliğini yaptığı mezbaha yanında kurulan küçükbaş hayvan pazarını ziyaret ettiklerini orada üreticilerle yaptıkları görüşmelerde sektörün sorunlarını dinlediklerini belirterek, Bezbaş’a konu hakkındaki düşüncelerini sordu.
“KÜÇÜKBAŞ HAYVAN ÜRETİCİSİ ON SENEDİR DUMAN OLDU”
Bezbaş, yıllardır büyükbaş hayvan üreticiliği yaptıktan sonra küçükbaş hayvan üreticiliğine girdiklerini belirterek, sözlerine şöyle başladı: “Dönem dönem sıkıntılar küçük başta ayrı sıkıntılar yaşanıyor büyükbaşta ayrı sıkıntılar yaşanıyor fakat son dönemlerde süt üreticilerinde sorun bu ayyuka çıktı. Son dönemlerde Trakya’da en büyük küçükbaş üreticilerinden birisiyiz. Köydeki tarlalarımız ziyan olmasın, işletmelerimiz kapanmasın diye bir yatırım yaptık. Küçükbaş hayvancılıkta durum üreticinin lehine. Dünyada ülkelerle rekabet eden durumda değiliz. Sektörü bütün olarak değerlendirmemiz lazım sadece fiyata takılı kalırsak bir sürü sıkıntılar yaşarız. Küçükbaş’ta 8-9 bin TL yetişmiş bir kuzu, 55 kg'yi geçerseniz 10 bin TL’dir. Bu yönetilebilir ve küçükbaş hayvan üreticilerine para kazandırır ama bunun sürdürülebilirliği, önemli olan budur. Küçükbaş hayvan üreticisi on senedir duman oldu. İthalat, ithalat, ihracat yasağı bunların hepsi önemli şeyler. Tam hayvanınızı yetiştiriyorsunuz kesime göndereceksiniz bir bakmışsınız ihracat yasağı gelmiş. Mallar olduğu gibi elimizde kalıyor. Yemcisi para bekliyor, çobanlarınız para bekliyor saman almak zorundasınız, yoncanızı koymak zorundasınız yani herkesin kendisi üretecek imkanları yok ki! Bakın sadece piyasada her alanda güçlü olanlar, büyük olanlar kalırsa o piyasadan hayır gelmez. Ben şu anda mutsuzum para kazandığımız için mutluyum ama küçük üreticiler piyasadan çekildi. Neden çekildiler para kazanamadıkları için çekildiler.
“ÜRETİCİNİN PARA KAZANMASI LAZIM”
Üreticinin para kazanması gerektiğini söyleyen Bezbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Afganlılar olmasa hayvanlara bakacak adam bulamıyoruz. Biz çiftçiyi aşağıladık hayvan bakanı aşağıladık yani herkes mi memur olacak yani herkes mi kravatlı olacak. Ben kuru övgüden falan bahsetmiyorum. Para kazandırmamız lazım. Kokunun içinde yaşayan, çamurun içinde ya benim anam çamurun için de onun tercihi gelmiyor şehre, kardeşim de yeğenim de işte çobanlar da bu durumdalar bu insanlar para kazanamazsa bu işi yapmazlar. Kuzu para yapıyor et para yapıyor ama tüketimin çok olması gerek ki et de pahalı olsun lazım. Şu an tüketim de yok, üretim de. Küçük bir talep ver artık o küçük talep fiyatları bir şekilde kontrol ediyor. Her gün televizyonlarda et fiyatlarının arttığını söylemek de yanlış artık yem fiyatlarının da arttığının söylenmesi lazım. Enflasyon gereği her şey kendi yerini buluyor. Örneğin biz gereğinin dışında saman stoku yaptık elimizde kaldı. Neden hayvan sayısı azaldı. İnsanlar bu işten küstüler, çağın terimi depresyon diyorlar ya insanlar kalp kırıklığı yaşıyor Türkçesi kalbimiz kırgın.
BU İNSANLARA NASIL VERDİLER 10 MİLYON TL?
Hayvancılık sektöründe kriz olduğunu kaydeden Bezbaş, üretici dışındaki kişilere kredi verilmesine tepki göstererek konuşmasına şöyle devam etti: “İster küçükbaş hayvancılık olsun ister büyükbaş hayvancılık olsun şu anda krizde mi? Krizde. İnsanlar bu işi niye yapmak istemiyorlar size şöyleyim. Kredileri doktora, avukata, muhasebeciye, tekstilciye devlet teşvik dağıttı. 10 milyon, 20 milyon, 30 milyon TL. Biz gitsek istesek bize vermezler gerçek üreticiden bahsediyorum. Bu insanlara nasıl verdiler 10 milyon TL? Muhteşem binalar yaptılar Çamlıca yolunda var birçok yerde var, Türkiye’yi düşünün ölçek olarak. Bunların hepsi gitti.”
“BASKILAYARAK ENFLASYON DÜŞMEZ”
“Geçen ay biz 30 kuzu kaybettik. 300 bin TL kayıp var. Yem kalitesi yüzünden kuzularımızı kaybettik. Ucuzlatalım baskısı yapıyoruz bu da kaliteyi etkiliyor. Kalitesiz yem başka şeylere sebep oluyor. Siz mobbingi kurumlara da yaptığınız zaman kurumlar kaliteyi bozuyor. Kısacası iktidar şundan vazgeçmesi lazım; baskılayarak enflasyon düşmez. Süt üreticilerini baskılayalım süt fiyatlarını düşürelim, et üreticilerini baskılayalım et fiyatlarını düşürelim, çözüm yolu nedir hepsini birlikte değerlendirelim. Biz on yılda bir küçükbaş hayvan varlığımızı ülke olarak kaybediyoruz Ülkü olarak kaybettiğimiz hayvan varlığının Türkçe karşılığı 10 milyar dolardı. Biz her yıl 1 milyar dolarlık yerli hayvanı kaybediyoruz. 1 milyar dolarlık da ithalat yapıyor 2 milyar dolar kaybediyoruz. Hayvan kaybediyoruzun Türkçesi nedir? Memelerinden süt akan inekleri kesime gönderiyoruz. Bu ne kadar ahlaki, bu ne kadar yönetilebilir? Süt fiyatları baskılandığı için para kazanamıyor
“1 LİTRE SÜT İLE BİR ÜRETİCİ 1,5 KG FABRİKA YEMİ ALABİLMELİDİR”
Süt üreticisinin para kazanmasının formülüne veren küçükbaş hayvan üreticisi Mustafa Bezbaş, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bir üreticinin o çamur içinde o koku içinde üretim yapabilmesinin koşulu para kazanmasıdır. Üreticinin para kazandığını komşusu görecek ki kızını ona versin. Kızını ona vermiyorsa çocuğunu adam evlendiremiyor. Çocuğunu evlendiremediği için Trakya için konuşuyorum Çerkezköy'e Çorlu'ya çalışmaya gidiyor üretimden vazgeçiyor. Nasıl para kazandırabiliriz? Yine anlaşılır bir şekilde anlatayım. Türkiye ölçeğinde bir süt üreticisinin para kazanabilmesi için 1 kg yemin 1 kg süt olmamalı yani 1 litre süt ile bir üretici 1,5 kg fabrika yemi alabilmelidir. Bir kilosunu hayvanına yediriyorsun o yarım kilosu ile buzağısını yedirsin diğer ihtiyaçlarını karşılayalım. Buzağı da üreticiye kalmalı. Bizim koşullarımız çok farklı Almanya'daki kaba ot bizim ülkemizde yok. Çok yağış var orada. Avrupa ülkeleri çok yağış olduğu için kaba yemi çok ucuza mal ediyorlar. Bizim yem maliyetlerimiz çok yüksek bizim meralarımız ıslah edilmemiş çok büyük sıkıntılar var. Dolayısıyla bizim hayvancılık hem büyük başta hem küçükbaşta mera problemimiz var. İthalatı sınırlamak lazım. Küçükbaş hayvan üreticisi de büyükbaş hayvan üreticisinin de para kazanması lazım. Para kazanacak damızlığını kendi bırakması lazım. Hemen dışardan düve getirelim diyoruz. Ülkemizde hem damızlık kuzu hem de damızlık düve yetiştirilir bunun önünün açılması lazım. Teşvik edilmesi lazım ve yerli imkanlarla hayvan sayısı arttırılması lazım. Çünkü ülke nüfusu arttı, et tüketimi de arttı. Bir an önce teşvikleri üreticiye vermemiz gerek. Maceracılara kredi vermemiz gerek.