Eh madem bu kadar önemli, tartışmayı biraz daha sürdürmekte sakınca yok.
Olay özetle şu:
CHP ve MHP’nin, Başbakan’ın gelişi nedeniyle hazırladığı billboardlar, önlerine vinçler ve bayraklar çekilerek kapatıldı. Aynı cadde üzerinde, bırakın otomobil park etmeye izin verilmesini, çöp konteynerlerini bile kaldıran yetkililer bu vinçleri görmedi. Ya da gördü de güvenlik açısından sakıncalı bulmadı.
CHP ve MHP ilçe başkanları buna tepki göstererek; AK Parti İlçe Yönetimi, bürokratlar ve emniyeti suçladılar. Bu işin sorumlularının kim olduğunu ve hangi yasal işlemlerin yapıldığını sordular.
Özellikle MHP İlçe Başkanı Doğuş Şimşek’in son açıklaması, yenir yutulur gibi değildi ama kimseden ses çıkmadı.
Şimşek, vinçler konusunda özetle, “Bürokratların eksik kalan yönleri var. Bu bürokratlar hükümetin değil, devletin bürokratıdır. MHP’nin de bir karakaplı defteri vardır. Bunların hesabı da bu insanlardan sorulur!” dedi.
Dedi de ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Kimse üzerine alınmadı.
Hatırlayabildiğim kadar geri gittim; Keşan’da siyasi parti ilçe başkanlarının, bürokratlar ve emniyeti bu kadar açık ve sert eleştirdiği bir duruma rastlamadım.
Hele hele MHP gibi, “polise kolay kolay toz kondurmayan” bir partinin İlçe Başkanı’nın, “karakaplı defter”e ve “hesap sormaya” varan sertlikte çıkış yapması hiç rastlanan bir şey değil.
Genel manada bürokratları bir kenara koyalım ama emniyetin böyle siyasi içerikli bir konuda tartışılır hale getirilmesinin sorumlusu kim?
Parti başkanları mı?
Emniyet yetkilileri mi?
Bana göre emniyet yetkilileri.
Çünkü parti başkanları haksız eleştiri yöneltiyorsa, emniyet yetkilileri daha o gün çıkıp, şu şıklardan birini söylemeliydi:
- “Biz görevimizi yaptık. O vinçlerin orada durması ve billboardların kapatılması gerekiyordu; kapattık!”
- “O vinçlerin orada durmaması gerekiyordu. Ama biz görmeden bırakılmışlar. Gereğini yaptık ve sorumluları hakkında <kamu güvenliğini kasten tehlikeye düşürmekten> soruşturma açıldı.”
- “O vinçlerin orada durmaması gerekiyordu ama bizim yapacak bir şeyimiz yoktu; olay bizi aştı.”
Şu anda aklıma gelmeyen başka bir açıklama da yapılabilirdi. Ama yapılmadı. Emniyet yetkilileri, eleştirileri görmezden-duymazdan geldiler.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Keşan’da yaşayan ve atama ile buradan gitmesi söz konusu olmadığı için şehre sahip çıkma sorumluluğu taşıyan bir vatandaş olarak, hiçbir kişi veya kuruluşun, emniyeti tartışılır hale getirmeye hakkı olmadığını söylüyorum.
Çünkü emniyet teşkilatının, “hepimizin emniyeti” olduğuna canı gönülden inanmamız gerekir. Aksi halde durum vahim.
Öte yandan, AK Parti’nin mitinginde Cumhuriyet Meydanı’na 12 bin kişi sığdırma başarısını gösteren tüm arkadaşları gözlerinden öpüyor ve bu çabalarının AK Parti cephesinde karşılıksız kalmayacağını ilanen duyuruyorum.
Sevgiyle kalın…