30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 103.yıldönümü geçtiğimiz Cumartesi günü Keşan’da da törenlerle kutlandı.

Saat 09.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenlere Keşan Kaymakamı Aziz Mercan, 4.Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Gürcan Sezengöz, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Keşan Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçükbekir, Beğendik Belediye Başkanı Ferat Gülver, Yenimuhacir Belediye Başkanı Tamer Kıral, siyasi parti temsilcileri, esnaf oda başkanları, muhtarlar ve STK temsilcileri, askeri erkan, kamu daire amirleri ve vatandaşlar katıldı.
Keşan Kaymakamı Aziz Mercan, 4.Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Gürcan Sezengöz ve Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan’ın Atatürk Anıtı’na çelenkleri sunmasının ardından, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından buradaki tören sona erdi.

Ardından saat 09.45’te Kaymakamlık makamında Kaymakam Aziz Mercan, Tugay Komutanı Gürcan Sezengöz, Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçükbekir ve Beğendik Belediye Başkanı Ferat Gülver tebrikleri kabul etti.

Saat 10.00’da Mercan, Sezengöz ve Özcan, halkın ve askeri birliklerin bayramını kutladı.
Ardından Cumhuriyet Meydanı’nda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, Maliye Üsteğmen Samed İlhan günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaparak şunları söyledi.

“Sayın Garnizon Komutanım, Sayın Belediye Başkanım, Sevgili Keşanlı Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına temel teşkil eden 30 Ağustos 1922'de kazandığımız büyük zaferin 103. yılını ulusça kutlamanın haplı, gurur ve heyecanını yaşıyoruz. Asil Türk milleti, kahraman Türk ordusuyla birlikte varlığına ve vatanına kastedenlere karşı, 103 yıl önce bugün, kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle yeniden dirilerek top yekün bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazanmıştır. Aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısında Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu zaferin her safhası tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir. 1900'lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda Birinci Dünya Savaşı çıkmış, müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Müterakesi imzalanmış, anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları, o dönemin büyük devletleri ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş. Ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen, Sevr anlaşması da ulusumuza dayatılmıştır. İşgal güçleri gittikleri her yerde, adeta tarihi kinlerini kusarcasına, kadınımıza, yaşlımıza ve çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen üzerimizde kara bulutların çoğaldığı bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak Ya İstiklal Ya Ölüm parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır. Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şekilde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan muharebesinde hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin istiklali uğruna kanunun son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır. Artık dünyanın en kahramanı, en savaşçı milletine düşen görev, düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın başkomutanlığı altında Türk kuvvetleri düşmana beklemediği bir yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başarmıştır. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek 30 Ağustos'a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etmiştir. Bu büyük zafer ile düşmana son darbede vurulmuştur. Ardından icra edilen takip harekatıyla da 9 Eylül'de düşman İzmir'de denize dökülmüştür. Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır. Türkler Moğaç meydan muharebesinden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar. Bu muharebelerde Türk ordusu çok kısa bir sürede kendisinden üstün düşmanın kuvvesinin büyük bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli husus da günün şartlarında bir ordunun 10 günde 500 kilometrelik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir. 30 Ağustos'un gerçek anlamını ve önemini Büyük Zafer'in 2. yıldönümünde Dumlu Pınar'ın Çal Tepesi'nde yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği sözlerde görürüz.
Hiç şüphe etmemelidir ki, Yeni Türk Devleti'nin, Genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada taçlandırıldı. Burada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Harpler, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Meydan muharebesi, milletlerin bütün varlığıyla, ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle, kısaca bütün maddi manevi kudretleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanıdır. İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur, harbin, kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekûn bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk hulusu bu meydanda Ulu Önder'in liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tarihinde altın harflerle yazılan bu zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur. Ve bu sonuçların günümüze de yansımakta olduğu gözlemle ekmektir. Bu zaferle Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe Türk'ün istikbalinin elinden alınamayacağı, Türklerin yalnız askeriyle değil milletiyle topyekûn olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır. 30 Ağustos zaferi Türk ordusuna Siyahlı Kuvvetler günü olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli siparişin tesisine katkıda bulunmak, tarihinden ve milletinden aldığı güçle, modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle dostlarının ve ülkemizin güvencesi düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan siyahlı kuvvetlerimiz her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifadeye hazırdır. Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilçeleri bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk siyahlı kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Hukuksal ve tarihi gün vesilesiyle, ulusça barışla, ulusça başta ulu önder Atatürk olmak üzere, dava arkadaşları ve aziz şehitlerimiz ile ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmetle anıyor, hatıralar önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhları şad olsun.”
Konuşmanın ardından 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle düzenlenen yarışmalarda dereceye giren öğrencilere madalya ve kupaları takdim edildi.
1.olanlara ödüllerini Keşan Kaymakamı Aziz Mercan, 2.olanlara ödülleri Tugay Komutanı Tuğgeneral Gürcan Sezengöz ve 3.olanlara ödüllerini Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan verdi.



Bayram, Hükümet Konağı önünde yapılan resmi geçit töreni ile sona erdi.





