EDİRNE

1 Mayıs'ı kutlayan işçiler, Edirne'den seslendi

Abone Ol

Türk-İş,  Disk, Birleşik Kamu-İş, KESK, TMMOB, TTB, TDHB’den oluşan Edirne Emek ve Meslek Örgütleri Platformu’nun, Edirneli vatandaşları 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne davet etmesi nedeniyle yoğun bir katılımla dün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Edirne’de yoğun bir katılımla düzenlendi.

Edirne'de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları kapsamında konfederasyonlar, sendikalar, siyasi partiler, odalar ve sivil toplum örgütleri, Atatürk Bulvarı üzerinde Şükrüpaşa İlkokulu önünden yürüyüşe başlayan kortej, Selimiye meydanı önünden geçerek Saraçlar Caddesi'ne ulaştı. Kortejin caddede yerini almasının ardından program başladı.

Kortej sırasında katılımcılar, 1 Mayıs ile ilgili sloganlar atarak 1 Mayıs’ı kutladılar.

Saraçhane’de kurulan sahnede DİSK Genel İş Trakya Şube Başkanı Caner Makasçı, öncelikle tüm bu alanı dolduran herkese teşekkür ederek, konuşmasını gerçekleştirdi.

Makasç, konuşmasında;  İşçiler, emekliler, kamu çalışanları, mimarlar, mühendisler, hekimler, sağlık çalışanları, kadınlar, gençler, eyt mağdurları, köylüler, alanımızın sağında solunda bulunan esnaf arkadaşlar merhaba  Bugün İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü 1 Mayıs hoş geldiniz.   1 Mayıs kutlu olsun" dedi.

"1 MAYIS'TA 1 MAYIS ALANINDAYIZ"

"Bugün Dünyanın dört bir yanındaki sınıf kardeşlerimizle beraber demokrasiye, adalete, özgürlüğe, eşitliğe, barışa ve kardeşliğe dair umutlarımızı ve taleplerimizi haykırıyoruz.

Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda buluşarak, ekmeğimizin her gün küçülmesine, adalet terazisinin tamamen bozulmasına, en temel hak ve özgürlüklerimizin gasp edilmesine karşı hep bir ağızdan DUR diyoruz."

"İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ"

"Öte yandan 2024 1 Mayıs’ında Türkiye’nin ve dünyanın meydanlarında buluşan milyonların gözü kulağı İstanbul Taksim 1 Mayıs alanında olacak, milyonlarca kalp Taksim 1 Mayıs alanında atacak.

Başta Taksim olmak üzere ülkenin dört bir yanındaki 1 Mayıs alanlarında olan işçiler, kamu emekçileri, mimarlar, mühendisler, hekimler, emekliler, kadınlar ve gençler kol kola, omuz omuza hakkını hukukunu savunuyor."

"TAKSİM'E İZİN BU MEMLEKET BİZİM. TAKSİM’E, TAKSİM İÇİN DİRENENLERE SELAM OLSUN"

"Bizler, işçiler, emekçiler, emekliler bu ülkenin büyük çoğunluğuyuz. Bizler üretiyoruz, bizler çalışıyoruz, bizler bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini emeğimizle var ediyoruz ve insanca yaşamayı hak ediyoruz. Ancak bugünlerde değil insanca yaşamak, hayatta kalmak dahi giderek zorlaşıyor. İnsanca yaşayamıyorsak bu ülke fakir olduğu için değil; ülkenin kaynakları yetersiz olduğu için değil. Bu ülkenin kaynakları hepimizi insanca yaşatmaya yeter."

"KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ"

"Yeter ki kaynaklarımız rantçılara, sermayeye, faize, saraya, şatafata, silaha, savaşa değil işçilere, kamu emekçilerine, emeklilere ve kamu hizmetlerine kullanılsın.

Yeter ki çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönen bu düzene bir son verelim. Ama ülkeyi yönetenlerin tercihi belli! Onlar yoksuldan alıp zengine, emekçiden alıp sermayeye kaynak aktarmayı görev biliyor. Bankalar, holdingler, şirketler karlılık rekorları açıklarken enflasyonun sebebi olarak biz gösteriliyoruz; alım gücümüz gerilemeye devam ediyor.

Tüm dünyada gıda fiyatları düşerken Türkiye gıda enflasyonunda açık ara birinciliğini koruyor.

Alım gücümüz enflasyona ezdirilirken KDV-ÖTV, gelir vergisi, vergi dilimi derken cebimiz boşaltılıyor. Vergi yükü bizlerin sırtına yüklenirken sermaye ise keyfine göre vergi veriyor; bir gecede vergileri sıfırlanıyor, affediliyor.

GELİRDE ADALET, VERGİDE ADALET İSTİYORUZ

Yıllardır uygulanan ücretleri geriletmeye yönelik ekonomi politikalarının sonucu olarak borçlanarak yaşamaya mahkum edilen milyonlar, bugün yüksek faizler nedeniyle borç batağında.

İşsizlik, özellikle de genç ve kadın işsizliği yeni rekorlara koşarken iş bulanlara da giderek daha düşük ücretler ve daha güvencesiz çalışma biçimleri dayatılıyor.

Açlık sınırına bile yaklaşamayan maaşlara mahkûm edilen emeklilere “banka promosyonu müjdesi” verilerek resmen alay ediliyor. Mülteciler asgari ücretin altında ücretlerle, sigortasız, güvencesiz ve hatta ölümüne çalışmaya mahkum edilerek tüm ücretler baskı altına alınıyor. Milyonlarca mültecinin çaresizliği, sömürüyü artırmak için kullanılıyor."

"SARAYLARA DEĞİL EMEKÇİYE BÜTÇE"

"Tüm bunlar yetmezmiş gibi siyasi iktidar Orta Vadeli Program’ı uygulayarak acımasız bir kemer sıkma programını devreye sokacağını, güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştıracağını ve hatta kıdem tazminatına dahi el uzatacağını ilan ediyor.

Tüm bu zorlu çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek için Anayasal demokratik haklarını kullanmak, sendikalı olmak, örgütlenmek, grev yapmak, meydanları doldurmak ve hatta geçinemediğini haykırmak bile “suç” olarak gösteriliyor.

Biz yasal, Anayasal haklarımızı bile kullanamazken parası ve makamı olanlar hiçbir kurala, mahkeme kararına, hatta kendi yazdıkları yasalara ve Anayasa’ya bile uymuyorlar!

Zenginlerin ve muktedirlerin hiçbir kurala uymak zorunda olmadığı bir düzende milyonların ekmeği, hakları ve özgürlükleri gasp ediliyor.  Örneğin TÜİK mahkeme kararlarına uymayarak enflasyon verilerini nasıl hesapladığını açıklamıyor, ekmeğimiz sahte enflasyon verileriyle küçülüyor. Dünyanın en uzun çalışan, en az izin kullanan, durmaksızın iş cinayetlerine kurban giden emekçileri bu ülkede yaşam savaşı veriyor.

Ülkemiz bir ucuz emek cenneti haline getirilmek istenirken Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında. Otoriter bir rejimin ağır baskıları altında hepimiz köle gibi çalışıp asgari yaşamaya mahkum ediliyoruz."

"İNSANCA YAŞAMAK, İNSANCA ÇALIŞMAK İSTİYORUZ"

"2018 yılında kadro verdik aldatmacası ile Belediye Şirketlerine aktarılan işçiler Kamu hizmeti yapıyorlar. Ama Kadroları yok, ilave tediye hakları yok.

Bizlerde buradan diyoruz ki Kadro hakkımızı alana kadar durmak yok.

Bu nedenle demokrasi mücadelesi 2024 1 Mayıs’ının en asli gündemlerinden biridir.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), bütün dünyada otoriter rejimlerin yükselişine, demokrasinin gerilemesine ve buna bağlı olarak işçi haklarının zayıflamasına karşı “Demokrasi İçin” başlıklı küresel bir kampanya başlatmıştır.

Bu 1 Mayıs ülkemizde ve dünyada, sermaye düzeninin ve bunlara bağlı otoriter rejimlerin tahrip ettiği demokrasiyi yeniden inşa edecek olan kolektif öznenin meydanlarda boy göstereceği tarih olacaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak işimize, aşımıza, ekmeğimize, emeğimize sahip çıkmaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak hakkımıza-hukukumuza; gelirde, vergide ve ülkede adalet talebimize sahip çıkmaktır. Bugün1 Mayıs alanlarında olmak eğitim ve sağlık başta olmak üzere herkese nitelikli kamu hizmeti hakkımıza sahip çıkmaktır.

Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak MESEM adı ile çocuk İşçiliğinin sömürülmesine karşı olmaktır.

Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak söz ve karar hakkımıza; sendikalı olma, örgütlenme ve grev hakkımıza; ifade özgürlüğümüze; yani demokrasiye sahip çıkmaktır.

Bugün1 Mayıs alanlarında olmak İstanbul Sözleşmesine, işyerinde şiddete ve tacize karşı ILO’nun 190 sayılı sözleşmesine sahip çıkmaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater,Mine Özerden ve Gezi parkı tutsaklarının yanında olmak demektir.

"YAŞASIN BİR MAYIS YAŞASIN MÜCADELEMİZ"

"Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak eşitliğe, özgürlüğe, laikliğe, hepimizin eşit yurttaşlar olarak barış içinde, kardeşçe yaşayacağımız bir memleket mücadelesine sahip çıkmaktır.

Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak emperyalizme karşı tam bağımsızlığı savunmaktır diyor, hepinizin 1 Mayıs Emeğin bayramını, İşçi bayramını bir kez daha kutluyoruz.

Yaşasın 1 MAYIS, Yaşasın örgütlü mücadelemiz, Yaşasın sınıf dayanışması Yaşasın 1 Mayıs yaşasın mücadelemiz.”