Bundan yüz yıl önceydi.
Gelecek, bilmeceydi
Yaşanan her saniye
Türklüğe işkenceydi
Dünya Savaşı bitmiş
MONDROS imzalanmıştı
Osmanlı parçalanmış
0rdu dağıtılmıştı
Asker terhis edilmiş
Silâhlar toplanmıştı
Türk Yurdu’nun bağrına
Süngüler dayanmıştı
Dünya liderlerinin
Yürekleri taşlaşmış
Cehennemin ateşi
Tüm dünyayı sarmıştı
Milyonlarca masum genç
Cephelerde savaşmış
Yüz binlerce kız-oğlan
Öksüz- yetim kalmıştı
Düşmanın kendisini
Tanımlayan şekliyle
Haçlı’nın beklediği
Fırsat yakalanmıştı
Malazgirt’ten bu yana
Kin tutan canavarın!
Türk’ü yutacağı gün,
Artık çok yaklaşmıştı
Mondros’la birlikte
(30 .Ekim.1918)
Galip gelen devletler
Türlü bahanelerle
Vatanı kuşatmıştı
Düşman, yurda yerleşmiş
Her yere yayılmıştı
İzmir, İstanbul dahil
Düşman teslim almıştı
(İstanbul'un işgali:
13.kasım.1918 ve
16.mart.1920
İzmir'in işgali:15.05.1919)
Bu dertler taş’a gelse
Sabır taşı çatlardı
Ama Türkler bunları
Her çağda yaşamıştı
Örnek: 93 Harbi
İki Balkan Savaşı
Bir yıl sonra başlayan
Beş sene devam eden
15 milyon insanın
.........ölümüyle sonlanan
BÜYÜK DÜNYA SAVAŞI
.......bunlardan bazısıydı..
Bu tür sıkıntılara
Artık alışmışlardı
Mücadele etmekten
Asla kaçınmazlardı
Bu yıllarda, ayrıca
Hastalık hortlamıştı;
Sanki dert yokmuş gibi
Mikrop ta çoğalmıştı
Sıtma-Tifo-kızamık
Zatürre, su çiçeği
COVİD-19 gibi
Her yere yayılmıştı
Hemşire-doktor azdı
Üfürükler yaygındı
Çare diye insanlar
Muska yazdırırlardı
Bir yanda zalim düşman
Bir yandan yokluk-kıtlık
Öte yandan salgınlar
Toplumu bunaltmıştı
Dul kalan nice kadın
İmam nikâhı ile
Çocuklu erkeklere
Varmaya başlamıştı
Her taraf yıkık-dökük
Her taraf viraneydi
Doğru dürüst ev yoktu
Olanlar harabeydi
Kasaba, köy ve bucak
Birbirine benzerdi
Alt yapı hizmetleri
Her yerde yetersizdi
Yollar tozdan, topraktan
Çamurdan geçilmezdi
Yük taşıyan araçlar
Deve ve öküzlerdi
Bir de at arabaları
Buna eşlik ederdi
Televizyon-telefon
Bilgisayar-Sinema
Otomobil, otobüs
Akla BİLE GELMEZDİ
Milletin eğlencesi ;
Panayırlar, dallıklar
Davul ve zurnalarla
Yapılan düğünlerdi
Kentteki yaşam tarzı
Hemen hemen
…………………böyleyken
Köylerdeki yaşam da
Pek farklı sayılmazdı
Saz damlı kerpiç evler
Çit örülü bahçeler
Çok geniş aileler;
Ninelerle dedeler
Dul kalmış ebeveynler
0nbeşinde evlenenler
Ablalar- ağabeyler
Çoluk-çocuk-bebeler
Öksüzlerle yetimler
Bir arada yaşardı
Kırlarda çalışırlar
Çarıkla dolaşırlar
Gün olur, sabanlara
Kendini koşarlardı
Nasırlı elleriyle
Tarlaları sürerler
Davarları güderler
Arpa-buğday ekerler
Ekinleri biçerler
Testiyle su içerler
Susaktan su dökerler
İbrikle el yıkarlar
Yaşayıp giderlerdi
Hatta bazı yerlerde
Hiç susuz köyler vardı
Bu yüzden çamaşırlar
Derelerde yıkanır
İçme sularını da
Bulutlar karşılardı
Aylarca yol kapatan
Dağ gibi KAR yağardı
Buralarda, evlerde
Hep tezek yakılırdı
Hele o kekik kokan
Yaban gülü bakışlı
Çalışkan köy kızları
En çok acı çekenler
İnanın ki onlardı
Çünkü
sevmek-sevilmek
Onlara yakışmazdı!
Leylâ-Mecnun aşkını
Yaşayanlar olsa da
Sonları genellikle
Hicranla sonlanırdı
Karasevda denilen
Hastalığın sonunda
Sararırlar-solarlar
Hak’ka kavuşurlardı
0 yıllarda , mâlûmdur
0kul sayısı azdı
Köylülere okumak
Neredeyse haramdı
Ebeveynler kör cahil
ve bağnaz kalmışlardı
Sevdalısına mektup
Yazabilirler diye
Babalar kızlarını
0kula yollamazdı
Köy kızları güzeldi
Süt kadar temizlerdi
Bülûğ Çağı gelince
Ferace giyerlerdi
Çünkü bağda-bayırda
Çayırda gezinirler
Hatta yeri gelince
Davar da güderlerdi
Şalvarla dolaşırlar
Baş örtüsü takarlar
Bakraçla su taşırlar
Yemeği hazırlarlar
Çamaşırı yıkarlar
Hayvanlara bakarlar
Bebeleri beslerler
0ya-dantel örerler
Yırtık-sökük dikerler
Evleri temizlerler
Başlık parası ile
Kocaya giderlerdi
Sonra da :
“Aşrı aşrı memlekete
Kız vermesinler
Annesinin bir tanesini
Hor görmesinler..”gibi
Türküler yakarlardı
Asırlardır cepheye
Asker veren köylüler
İşte böyle şartlarda
Yaşam sürdürürlerdi
Sabanla toprak SÜREN
Toprağa tohum eken
Dövenle ekin döven
0rduya asker veren
Et-süt- peynir-yumurta
Koyundan yün ÜRETEN
Kırda çarıkla gezen
İşte bu insanlardı
Okumayı-yazmayı
Pek çoğu bilmezlerdi
Okumayı-yazmayı
Arzu etseler bile
Okumak ve de yazmak
0nlar için hayaldi..
Ama onlar bu yurdun
“Temeliydi, köküydü
Bu yurdun öz sahibi
Efendisi köylüydü..”
Özlemleri elektrik
Okul-yol makineydi
Tarlaya gübre atmak
Sulamak isterlerdi
Yağ kandili altında
Geçerdi geceleri
Zemheri gecelerde
Sıcak ocak başında
Nineler torunlara
Masallar söylerlerdi
Tavuklarla yatarlar
Kuşluk vakti kalkarlar
Tüm oranda birlikte
Sofraya otururlar
Büyükler başlamadan
Yemeğe başlamazlar
Tarhana kaşıklarlar
Yumurtayı haşlarlar
Kuru soğan, domates
Ayranla…..doyarlardı
Bazen köy meydanında
Eğlence yaparlardı
Davul-zurna çalarlar
Karşılama oynarlar
Birlikte halay çeker
Yorgunluk atarlardı
Bulguru kaynatırlar
Etli keşkek yaparlar
Mısırı patlatırlar
Kestane çatlatırlar
Fırına börek atar
Sac'da gözleme yapar
Çilekeş bir yaşama
Mutluluk katarlardı
Hepsi de hayvanlarla
Çok iyi arkadaştı
Öyle ki, hayvanlardan
Orkestra kurarlardı!
Horozlar ” üü-ürü!” der
Köpekler “hav hav! “ eder
Tavuklar “gıd-gıdak!” der
İnekler
…….…..“muu!muu!”çeker
Kuzular’sa melerdi
Tüm oranda birlikte
Sofraya çömelirler
Pötikare peşkiri
Diz üstüne çekerler
Tahtadan kaşıkları
Aynı tasa çalarlar
Besmeleyle başlarlar
Şükürle kalkarlardı
İmece’yle yol, çeşme
Köprü ve cami yapar
Meci’yle mısır soyar
Evlâda düğün yapar
Bir kaç yıllık geliri
Düğünde harcarlardı
Esnafa borçlanırlar
Harman sonu öderler
Tüm köylü hep birlikte
Geçinip giderlerdi
Geçinmezle kalmazlar
MİLLETİ BESLERLERDİ
Bu nedenle "milletin
Efendisi köylüydü"
Bitki nasıl muhtaçsa
Gökten yağacak suya
Onlar da öylesine
Muhtaçtı AYDINLIĞA;
Bilimsel okullara
Cereyan ışığına
Okula,yola, suya
Motorlu araçlara
İşte böyle ortamda
BÜYÜK HARB sonlanmıştı
Mondros Antlaşması’yla
Vatan kuşatılmıştı
Acı veren İŞGALE
SULTAN avlu atmıştı !
Ancak helâl süt emmiş
CAN,BUNA DAYANMAZDI
Bu yüzden vatansever
Aydınlar toparlandı
KUVAY-İ MİLLİ adlı
Kuvvetler yapılandı
İşgalci kuvvetlerin
Engellerine rağmen
MUSTAFA KEMAL PAŞA
Mücadele başlattı
1919 senesinin
19 MAYIS’INDA
Kalpte İSTİKLÂL AŞKI
Ve 48 yoldaşı
Bandırma Vapuru’yla
SAMSUN’A ayak bastı
HAVZA’da soluklanıp
Genelge yayınladı
AMASYA’da milletin
Azmini vurguladı
ERZURUM’da ..SİVAS’ta
Büyük kongreler yaptı
“ya istiklâl ya ölüm!”
Diyerek şaha kalktı!
Bezgin düşmüş kalplerde
UMUT IŞIĞI YAKTI
Sonra da telgraflarla
Millete haber saldı
Dedi ki : Ankara’da
Bir meclis toplanmalı
Bu mecliste sizlerden
Vekiller bulunmalı
Milletin kaderini
Bu meclis sağlamalı
Asırlardır hür yaşamış
Bu kâdim, asil millet
Esaret zincirini
Mutlak parçalamalı
Bu yüzden ANKARA’ya
Birer vekil gönderin
Kendi kaderinizi
Kendiniz tayin edin
Vatan işgal altında
Aman pek dikkat edin!
Seçilen vekilleri
Çok acele gönderin!
*
Ancak umulan zafer
Henüz çok çok uzaktı
Meclis-i Mebusan-ı
İNGİLİZ kapatmıştı
(11.Nisan.1920)
Bu nedenle mebuslar
Ankara’da toplandı.
Çökmüşken üstümüze
Gönül karartan bir SİS
1920 YILI
23 NİSAN GÜNÜ
350 mebusun ,
……………..115 KİŞİSİYLE
Ankara’da ULUS’ta
AÇILDI BÜYÜK MECLİS
Başta MECLİS BAŞKANI
MUSTAFA KEMAL PAŞA
Ve bütün mebusların
Aldığı kararlarla
Düşmanı boğmak için
Kudururken Akdeniz
YEDİ DÜVELE karşı
Başlar mücadelemiz.
Hür doğup hür yaşayan
Bireyler olmak için
MUSTAFA KEMÂL Paşa
Kollarını sıvadı
Mebuslarla birlikte
Strateji saptadı
İşgalci kuvvetleri
Yurttan def etmek için
KUVAY-İ MİLLİ adlı
Kuvvetleri topladı
Bu yurtsever erlerle
DÜZENLİ ORDU kurdu
Subayı ve eriyle
Korku nedir bilmeyen
Kahraman askeriyle
İlerleyen düşmanın
Önünde bir SUR oldu!
Yunanlılar çok güçlü
Bir orduyla saldırdı
Ama İSMET İNÖNÜ
Düşmanlara "DUR!" dedi
Milletin dayanılmaz
"mâkus talihini de.yendi"
-Ancak üç ay sonraki-
Kütahya Savaşı'nda
Strateji gereği
0rdu geri çekildi
Sakarya doğusunda
İyi bir CEPHE kurdu
Bu durum mebusları
Elbet telâşlandırdı
Ama MUSTAFA KEMAL
Meclisi inandırdı
Meclisten BAŞKOMUTAN
Ünvanını alarak
Silâh ve cephanesi
Azalmış ordumuza
“SEFERBERLİK” yoluyla
Yeni asker topladı
TEKÂLİF-İ MİLLİYE’YLE
Silah-cephane buldu
Göynek, çorap ve çarık…
Buğday, bulgur,mıh ve nal
Milletin kilerinde
NELER VARSA TOPLADI
Demirci tüfek yaptı
Marangoz teker taktı
Analar, mermileri
Kağnılarla taşıdı
Çocuklar bile o gün
Savaşta görev aldı
BÜTÜN MİLLET EL ELE
Savaşa hazırlandı
1921 Yılı
23 AĞUSTOS GÜNÜ
Çok büyük kuvvetlerle
Yunan yine saldırdı
HAYMANA-DEMİRÖZÜ
VADİSİ KAN AĞLADI!
Tozu-dumana katan
Top desteği altında
Gamlı MANGAL DAĞI’yla
TÜRBE TEPE’yi aldı
Bir başka Yunan gücü
ÇAL DAĞI’NA saldırdı
Cehennemi andıran
Korkunç top ateşiyle
ÇAL DAĞI-DUA TEPE
YUNANLILARDA KALDI
Hani insan kızınca
ÇILGIN ÇILGIN bakar ya
İşte o gün burada
Öyle baktı SAKARYA!
Çiçekli TÜRBE TEPE
Çıkmıştı elimizden
Ankara’ya giden yol
Açılmıştı ANİDEN
Başkomutan KEMAL’İN
Yüreği birden attı
Tıplı SAKARYA gibi
Düşmana kinle baktı
P0LATLI’ya dönerek
İnanç ile haykırdı:
“Hattı müdafaa yoktur
Sathı müdafaa vardır…
Vatanın her karış toprağı
Vatandaşın kanıyla
………………...sulanmadıkça
Terk olunmayacaktır”
Bu düşman SAKARYA’da
MUTLAK BOĞULACAKTIR
CONKBAYIR’ı andıran
Bu tarihi emirle
MUSTAFA KEMAL PAŞA
Düşmanı afallattı
Miralay, mirlivası,
Albayı, Binbaşısı
Subayı ve eriyle
Süngü takan Mehmetçik
TEPELERİN ÜSTÜNE
SAKARYA GİBİ AKTI
TÜRBE VE DUA TEPE
AL KANLARA BOYANDI
22 GÜN SÜREN
Bir savaşın sonunda
SAKARYA’nın suları
Kanla karışık aktı
ANKARA MECLİSİ’nin
Kurduğu MİLLİ ORDU
Sakarya’da YUNAN’a
KOCA BİR TOKAT ATTI
Bu zaferle birlikte
Bindallılı bayırlar
Kır kokulu çayırlar
TÜRBE TEPE-MANGAL DAĞ
ÇAL DAĞI-DUA TEPE
YENİDEN BİZDE KALDI
YILDIZ DAĞ-ZAFER DAĞI
Kartal Tepe-Beş Tepe
Binlerce Mehmetçiğin
Acısıyla ağladı
1921 YILININ
13 EYLÜL GÜNÜ’NDE
MUSTAFA KEMAL PAŞA
Ve bütün komutanlar
Mehmetçikle birlikte
SAKARYA’yı KURTARDI
HAYMANA-POLATLI’yı
Al bayrakla donattı
Ve İSTİKLÂL adına
Sağlam bir temel attı
Bu MEYDAN SAVAŞI’na
Karar veren İLK MECLİS
BAĞIMSIZ TÜRKİYE’ye
Giden yolu da açtı
MAREŞAL VE GAZİ’LİK
SAN’I verip Paşa’ya
Dedi ki: “KEMAL PAŞA
HAYDİ DUMLUPINAR’A !
Bir yıllık bir sürede
Hazırlıklar yapıldı
BÜYÜK TAARRUZ için
Plânlar tamamlandı
1922 YILININ
AĞUSTOS SICAĞINDA
Sakarya’yı titretmiş
Kahraman SUBAYLARLA
Erzak yüklü katırlar
Savaş görmüş kağnılar
Atların ayağına
Sarılı çaputlarla
Haymana- Mangal Dağı
Ve POLATLI önünden
Düşmana Sakarya’yı
Dar getirmiş subaylar
Miralay, Mirlivalar
Albaylar , yarbaylarla
Binbaşılar, teğmenler
Erler ve çavuşlarla
On binlerce Mehmetçik
Büyük bir inanç ile
Yollara koyuldular
Dağlarda, tepelerde
Henüz uyurken kuşlar
Dolunay’ın altında
Geçildi patikalar
26 AĞUSTOS’ta
AFYON’A ulaştılar
Sevindi tüm analar
Meyve vermiş ağaçlar
Sevincinden ağladı
Dağlar-taşlar-ovalar
Sırtına bindallıyı
Geçirmiş bütün kırlar
SEVİNDİ Meriç gibi
Kıvrım kıvrım SAKARYA
Sevindi K0CATEPE
Sevindi DUMLUPINAR!
BAŞKOMUTAN KEMAL’in
DAHİYANE EMRİYLE
Yaklaşık beş gün süren
Bir savaşın ardından
30 AĞUSTOS günü
Yenildi YUNANLILAR
Allah!Allah! sesiyle
Çınlarken dağlar-taşlar
K0CATEPE üstünde
Dimdik idi paşalar
“İlk hedef Akdeniz’dir!”
Dedi, MUSTAFA KEMAL
İzmir’in mor Dağları
Renk renk çiçek açtılar
Geçerken caddelerden
Dumlupınar Mehmet’i
Asıldı gönderlere
Bütün yurtta bayraklar
“0rdumuz etti yemin…”
Marşıyla yürürlerken
İzmir Kordon Boyu’nda
Titredi tüm binalar
İşte o günden beri
SAKARYA sakin akar
İşte o günden beri
Gülümser DUMLUPINAR!
İşte o günden beri
Millete önder oldu
Eşsiz büyük komutan
GAZİ MUSTAFA KEMAL
Meclisin gönderinde
Dalgalanırken Sancak
Kahraman MEHMETÇİĞE
Selâm durdu mebuslar
337 VEKİLDEN
0luşan bu mecliste
Türk Ulusu adına
Karar alan mebuslar
Gün gelince, dev gibi
Kalkarak sıralardan
Geleceğe bakarak
İnançla haykırdılar :
-Bundan sonra kağnıyı
Çarıkları, abayı
Saman savurduğumuz
Sivri dişli yabayı
Çakmak taşlı döveni
Öküzlü arabayı
İçinde yağ yakılan
Kandilleri, lâmbayı
Toprağı tırmıklayan
Demir karasabanı
Bahtımız gibi kara
Dar patika yolları
TARİHİN MÜZESİ’NE
GÖMELİM arkadaşlar!
Düşmanı yener gibi
Cehaleti de yensin
Millet mekteplerinde
EĞİTMENLİ ORDULAR!
Bu sözlerin üstüne
Kükredi GAZİ KEMAL :
-BİLİNSİN pek yakında
SULTANLIK son bulacak
Yalnız sultanlık değil
HİLÂFET te kalkacak!
Arkasından ard arda
İNKILÂP yapılacak
Millet, geleceğini
Ellerine alacak
Bu yüzden devlet şekli
CUMHURİYET olacak!
Bütün medeni âlem
Artık şunu görecek
T.C denen bu devlet
Geleceğin ufkundan
Bilim ışığı yayan
GÜNEŞ GİBİ DOĞACAK!
Yurdun her bir tarafı
Fabrikayla dolacak
Elektrik gelecek
Gece aydınlanacak
Cahil kalmış beyinler
Bilimle ışıyacak
Okulsuz, hastanesiz
Yol’suz köy kalmayacak
Cansız kalmış topraklar
Gübreye kavuşacak
MİLLETİN KAN VE CANLA
KURDUĞU CUMHURİYET
Gençliğin ellerinle
EBEDİ YAŞAYACAK!
Cumhuriyeti kuran
T.BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
İnsanlık var oldukça
Saygıyla anılacak
…………*
Bu vatanı bizlere
Bırakan BÜYÜK MECLİS
1 kasım1922 de
SALTANATI kaldırdı
13.Ekim.1923 te
ANKARA’yı başkent yaptı
On altı gün sonra da
CUMHURİYETİ kurdu
(29.ekim.1923)
Bizlere TAM BAĞIMSIZ
Hür bir vatan bıraktı
Millet için YOL yaptı
Okul ve uçak yaptı
Elektrik ağını
……...genişletip çoğalttı
Endüstriyel alanda
Nice FABRİKA açtı
Bilimin nurlu yolu
Dört bir yana ulaştı
Ülkemin çok yerini
Demir ağla donattı
“On yılda on beş milyon
Her yaştan GENÇ yarattı!”
Ulusu cahillik
……......zincirinden kurtarıp
Aydınlığın nurlu yolunu açtı
Bu yüzden ULU Önder
ve İLK MECLİS
(T.B.M.MECLİSİ)
Milletin yüreğinde
SONSUZ YERİNİ ALDI
BİR YIL sonra bu meclis
Bu güzel, kutsal günü
ULUSAL EGEMENLİK
................BAYRAMI yaptı
23 nisan 1929 yılında da
GAZİ MUSTAFA KEMAL
Bu günü, çocuklara
...............bir armağan bıraktı
Nice rüzgarlar esti
Nice insanlar geçti
Değişim devam ettti
1983 ten bu yana
UlUSAL EGEMENLİK ve
ÇOCUK BAYRAMI olarak
............kutlanmaya başladı
EY BU KÂDİM MİLLETİN
ÇALIŞKAN ÇOCUKLARI !
GEÇMİŞİNİ ÖĞREN VE
.................İYİ TANI ATANI
NİCE YÜZÜNCÜ YILLAR
KUTLAYIN BU BAYRAMI!
Yürekten kutlu olsun
"Ulusal egemenlik
...........ve Çocuk Bayramı!