AK Parti sanki Türkiye’yi babasının malı ve çiftliği sanıyor.
Sevgili okurlarım şimdi diyeceksiniz ki neden böyle düşünüyorsun.
Ben bu konuda şunu söylemek ve bu söylemlerimin doğrultusunda bu cümleyi söylediğimi belirtmek istiyorum.
Bölgemizde 2018 yılında yaşanan Sazlıdere FSRU Liman inşaatı öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın imzası ile özel mülkiyetlerde dahil olmak üzere, Sazlıdere Köylülerinin de tarlaları acilen özelleştirildi mi? özelleştirilmedi mi?
Denizli’nin Tavas İlçesi’nde bir kömür ocağı için köylülerin tarlaları da yine Sayın Cumhurbaşkanı’nın imzası ve kararnamesi ile acilen özelleştirilmiş.
Tabi bunların dışında ülkenin bir çok yerinde yaşanan bu tür özelleştirmeler maalesef hep yaşandı.
Düşünebiliyor musunuz tarlanız var, orayı ekip biçiyorsunuz ailenizin geçimini, sağlamaya çalışıyorsunuz.
Bir gün çıkan bir kararname ile tarlanız özelleşiyor, devletin ve o alana bir iş yapacak sermaye sahibinin oluyor, tapulu malınız.
Öncesinde de bu konuda size ne bir yazı ne de bir bilgi, bunu nasıl değerlendirirsiniz sevgili okurlarım bilemem?
Sizin malınız neden özelleşiyor; ya bir şirket oraya taş ocağı yapacak, ya bir şirket kömür ocağı açacak, ya da bir liman yapılacak.
Yani sermaye sahibi insanların önünü açmak için bu acil özelleştirmeler gerçekleşiyor. Sizin tarlanız toprağınız, o şirketlerin malı oluyor yani.
Ama benim düşünceme göre bu özel mülkiyet hakkınıza el koymadır. Aslında ona başka bir iki şey daha denir ama ben şimdilik sadece bu değerlendirmeyi yapayım.
Maalesef kendilerini devlet olarak gören zihniyet, aslında devlet değil hükümettir.
Hükümet bugün bu partidir yarın şu partidir.
Yani devlet kalıcıdır, ama hükümetler gelip geçicidir.
AK Parti maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde 22 yıldan bu yana iktidarda olduğu için, yani hükümet olduğu için kendini artık ben devletim havasına sokmuş ve topluma da biz devletiz imajı yaratmaya çalışmaktadır.
GÖKÇETEPE AK PARTİNİN KURTARILMIŞ BÖLGESİ Mİ?
Yine bölgemizde yer alan Gökçetepe’ye gelelim.
Biliyorsunuz burası özel bir işletmeye verilen bir alan.
Oraya da baktığınızda sanki burası maalesef AK Parti’nin kurtarılmış bir bölgesi haline gelmiş.
Bakanlar Keşan’a geldiklerinde soluğu burada alıyor ve ne hikmetse bakanların her geldiğinde orada TÜGVA üyesi AK Partili gençler de tesadüfen bulunuyorlar herhalde.
Bu ihale olmadan önce Keşanlılar o mükemmel doğa manzarasının içinden Gökçetepe’den geçerek İbrice Limanı’na gidebiliyordu.
Ama uzun bir süreden beri maalesef Gökçetepe’den İbrice’ye geçişe her nedendir bilinmez izin verilmiyormuş ve orada bulunan özel güvenlik personeli vatandaşı bu konuda uyarıyormuş.
Keşan sınırları içerisinde yer alan Gökçetepe’deki bu kamp alanına her ne hikmetse Keşan’da yaşayan gençlerin ve öğrencilerin pek getirilmediği ve bu tesislerden yararlandırılmadığı da yadsınmaz bir gerçek.
Hatta bir süre önce Mustafa Kemal Paşa Mahalle Muhtarı Bayram Ali Kalfalar‘ın yerel basında çıkan bir açıklaması da bu gerçeği ortaya koymuştu.
İşte bu zihniyette maalesef yine bu ülke bizim ve bu ülkeden de ancak bizim görüşümüzdeki insanlar faydalanabilir zihniyetidir.
Mesela Keşan Belediyesi o kadar çok sosyal ve kültürel etkinlik yapıyor ki bir etkinliği de Keşanlı gençlerin katılımı ile Gökçetepe de yapmak için girişimde bulunamaz mı acaba?
Mesela Keşan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü böyle bir girişimde bulunmuş mudur? Keşanlı öğrencilerin bu alandan yararlanması için adım atmış mıdır?
Mesela Keşan’da sivil toplum örgütleri, çevre dernekleri böyle bir girişimde bulunmuş veya buradan faydalanmışlar mıdır?
Merak ettiğim bir konu mesela oraya gelen öğrenciler, gençler buraya herhangi bir bedel ödüyorlar mı? yoksa misafir mi ediliyorlar.
Misafir ediliyorlarsa kim misafir ediyor bunları?
Bakın ne Türkiye, ne vatandaşların özel mülkü kimsenin babasının malı değildir.
Öyle bir kararname ile insanların tarlalarına topraklarına hem de çevreye zarar verecek edecek projeler için kimse el koyamaz ve koymamalı.
Bunları yapanlar bu kararlara imza atanların da bu yaptıklarının yanlış olduğuna inandıklarını ama böyle istendiği için seslerini çıkaramadıklarını düşünüyorum.
Bir bölgeyi, çevreyi, güzellikleri yok etmek için artık bu tür kararları verirken geriye dönüp, elinizi vicdanınıza koyup bir kez daha düşünün.
Bu ülkenin güzelliklerini yok etmek için neden bu kadar uğraş içine giriyorsunuz?
Lütfen artık bu ülkenin güzelliklerine zarar veren bütün projeleri bir gözden geçirin ve anında durdurun.
Öte yandan yerel siyasetçilerde bu konuda sessiz kalmamalı. Sizler burada yaşayan ve görevleriniz bittiğinde de yine bu memlekette ve bu halkın içinde yaşayacaksınız, onlarla beraber düğüne, cenazeye gideceksiniz.
Makamlar gelip geçicidir, bunu unutmayın.
Önemli olan bir yerde görevde iken yaşadığımız Keşan’a en güzel hizmeti kazandırmak ve Keşan’ı koruyup kollamaktır.
Hele iktidarda olan siyasilerin buna daha çok önem vermeleri gerekmektedir diye düşünüyorum.
Geçtiğimiz günlerde Gökçetepe’de çıkan bir yangının ardından Medya Keşan’dan arkadaşımız Mehmet Aytaç’ın “Gökçetpe’deki orman yangını kurgu muydu?” başlıklı köşe yazısında dile getirdiği konularında göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu yangınla ilgili Keşan’daki çevre dernekleri, STK’lar ve özellikle siyasi partilerin bu konuda sessiz kalmaları da dikkatleri çekiyor.
Bu sessizlik acaba daha ne kadar sürecek? Bu değerler elimizden gittikten sonra ne kadar ses çıkarsak da fayda etmeyecek.
Bu yangınla ilgili kamuoyuna Keşan Orman İşletme Müdürlüğü ve bu konuda Kaymakam, Vali herhangi bir açıklama yapmamış vatandaşı bilgilendirmemiştir.
Çevrenin yok olmadığı bir Türkiye, Keşan ve Saros dilekleriyle.
Kalın sağlıcakla hepinize iyi günler, mutlu yarınlar.