GÜNDEM

Tek Adam rejimi afeti felakete çevirdi! Gideceksiniz!

Abone Ol

BÜLENT SAYLAM

Durmaz, resmi rakamlarla 30 bini aşkın yurttaşımızın hayatını kaybettiği felaketin yaralarını saracak noktadan uzak olunduğunu söyledi. Durmaz, devletin organizasyon eksikliğine de dikkat çekerek felaketin yaralarının sarılabilmesi için partisinin önerilerini kamuoyuyla paylaştı.  

“GEÇEN BİR HAFTANIN ARDINDAN YARDIM VE 

KURTARMA FAALİYETLERİ YA YOK YA DA ÇOK EKSİK”

Durmaz, depremin üstünden 1 hafta geçtiğini hatırlatarak açıklamasına şöyle başladı: “Ülkemizi derinden sarsan deprem faciasının üzerinden tam bir hafta geçti. Resmi rakamlarla 30 bini aşkın yurttaşımızın hayatını kaybettiği, yüz bini aşkın yurttaşımızın yaralandığı felaketin yaralarını saracak noktadan henüz çok uzağız.  Geçen bir haftanın ardından hala birçok noktada yardım ve kurtarma faaliyetleri ya yok ya da çok eksik. Olan yerlerde ise uzun süre devletin eksikliğinde, halkın seferberliği ile kurulabilen faaliyetler, devletin organizasyonsuzluğu sebebiyle yeterli etkiye ulaşamıyor. 7. gün itibariyle, tek adam rejiminin hem organizasyon yetersizliği hem de rant politikaları sonucu, binlerce insanımız ölüme terk edildi. Depremin bir doğa olayı olarak şiddeti ortadadır. Ancak bu felakette bir can kaybının doğrudan sorumlusu, geçmişten beri süregelen rant politikaları ve tek adam rejimidir. 
İMAR AFFI VE KAYIRMACILIĞIN TEŞVİKİ SONUCU ŞEHİRLERİMİZ YERLE BİR OLMUŞTUR

Fay hatları üzerine kurulan yoğun yerleşimlerin, imar affı ve kayırmacılığın teşviki sonucu şehirlerin yok olduğunu iddia eden Durmaz, “Fay hattı üzerine plansız ve öngörüsüz şekilde kurulan yoğun yerleşimler, alt yapı hizmetleri, rant için denetimsiz, çürük yapıların ihaleleri, imar affı ve kayırmacılığın teşviki sonucu şehirlerimiz yerle bir olmuştur.  İlk saatten itibaren devletin gerekli kurumları görevlendirilmemiş, deprem bölgesine ulaşımdan önce haberleşmenin ve toplumsal seferberliğin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Yıllarca övündükleri tüm yolların hızla çökmesi ve rejimin tüm kurumlarının yetersizliği sonucu, ilk iki gün kurtarılabilecek binlerce insanımız ölüme terk edilmiştir. Ülkenin mevcut deprem protokolleri siyasal hesaplarla iptal edilmiş, afetler için görevli kurumlar olarak Cumhurbaşkanlığına bağlı AFAD ve Kızılay liyakatsiz kadrolara teslim edilmiş, tarikatlar kurumları sarmış, halkın kaynakları çarçur edilmiş, neticede afet sonrası planlama ve kurtarma konusunda devlet felç edilmiştir.” dedi.
TEK ADAM REJİMİNİN İNSANLIK KRİZİNDE DEVLETİ ORGANİZE EDEMEDİĞİ YENİDEN ORTAYA ÇIKMIŞTIR

Tek adam rejiminin bu büyüklükte insanlık krizinde devleti organize edemediğinin görüldüğünü söyleyen Durmaz açıklamasına şöyle devam etti: “Tek adam rejiminin, bu büyüklükte bir insanlık krizinde devleti organize edemediği, geçmiş örneklerde de görüldüğü gibi yeniden ortaya çıkmıştır. Rejimin felç ettiği devletin eksikliğinde, yurttaşlar büyük bir dayanışma örneği göstererek deprem bölgelerinde ilk andan itibaren hem arama kurtarma hem ihtiyaçların sevkiyatı konusunda oluşturduğu seferberlik, yaşanan felaketin acılarının hafifletilmesi konusundaki en önemli etken olmuştur.  Saray rejiminin yarattığı enkaza karşı demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, meslek kuruluşları ve kendiliğinden harekete geçen yurttaşların ülke çapında ürettiği dayanışma ağı, bugün hala bu felaketin AKP için ‘lütfa’ dönüşememesinin de en önemli sebebidir. Buna rağmen ilk günden itibaren yaşanan felaketin yaralarını sarmayı değil suçunun üzerini örtmeye çalışan saray rejimi ve ele geçirdiği devlet aygıtı tarafından yürütülen baskı, korku ve kutuplaştırma siyaseti halkın canına mal olmuştur. Seferberlik yerine OHAL ilanı, bölgede çalışan demokratik kitle örgütlerini ve toplumsal dayanışmayı hedef alan açıklama ve haberler, felaketin yarattığı zararı büyütmektedir.

BU FELAKETİN ASIL SUÇLUSU OLAN ‘TEK ADAM’ DERHAL İSTİFA ETMELİDİR

Halkın bu rejime sabredecek bir saatinin dahi kalmadığını belirten Durmaz, “Seçime aylar kala, “bir yıl daha” isteyen Erdoğan’a sözümüz, halkın bu rejime sabredecek bir saatinin dahi kalmadığıdır. Birincil suçlusu olduğu bu insanlık dramını bahane ederek, elinde olmayan yetkilerle yüz yüze eğitimin engellenmesi gibi; seçimi de erteleme fikrini aklınızdan bile geçirmeyin! 20 yıllık rant siyaseti halkın üzerine çökmüşken, vaat ettiğiniz yetersiz mali destekler yaşanan mağduriyeti gidermez. Bu felaketin öncesinde ve sonrasındaki tüm ihmaller, on binlerce yurttaşımızın yaşamını kaybetmesinin doğrudan sebebidir. Halka karşı suç işleyenler hesabını verecektir. 3-5 müteahhittin günah keçisi ilan edilmesi ile sorumluluktan kurtulamazsınız. En başta bu felaketin asıl suçlusu olan ‘tek adam’ derhal istifa etmelidir.”  şeklinde konuştu.

ÜNİVERSİTELER YÜZ YÜZE EĞİTİME DEVAM ETMELİDİR!

Üniversitelerin yüz yüze eğitime devam etmesi gerektiğini savunan SOL Parti Keşan İlçe Başkanı Ali Erol Durmaz, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Büyükşehirlerdeki binlerce konut stoku, otel ve tatil köyleri, tarikat ve cemaat yurtları derhal kamulaştırılabilir, kamu misafirhaneleri kullanılabilirken, birçok altyapı sorunu olan KYK yurtlarının depremzedelerin barınma sorununa karşı çözüm olarak sunulması kabul edilemez. Bölgede gıda, sağlık, barınma, ısınma gibi birçok temel ihtiyacın dahi karşılanamadığı noktada, eğitim gibi bir başka temel ihtiyaçtan vazgeçilmesi çözüm değildir. Daha önceki deprem deneyimleri gençlerin bir arada olduğunda morallerini daha yüksek tutabildiklerini, sosyal bir sağaltımdan yararlanabildiklerini göstermiştir. Aksine, üniversitelerin açık kalarak, tıp, mühendislik, planlama, psikoloji, sosyal hizmetler gibi birincil ve ikincil önemdeki fakültelerinin bölge ihtiyaçları doğrultusunda seferberliğe dahil edilmesi gerekmektedir.”

ACİLEN HALK SAĞLIĞI!

Depremin ülkenin en acil halk sağlığı sorunu olduğunu hatırlatan Durmaz, deprem sonrası alınması önlemleri de sıralayarak açıklamasını şöyle sonlandırdı: “Deprem ülkenin en acil halk sağlığı sorunudur. Deprem, sağlıktaki eşitsizlikleri derinleştirmiş, sağlığa erişimi imkansızlaştırmıştır. Depremin ilk saatlerinden itibaren mevcut sağlık kurumları işlevsiz hale gelmiştir. Yaralananlar için gerekli sağlık hizmetleri sağlanamamıştır. Bölgeye transfer edilen sağlık emekçileri kendi barınma ve gıda ihtiyaçları bile sağlanamadan, tıbbi malzeme ve ilaç olmaksızın koordinasyonsuz biçimde sahada yalnız bırakılmıştır. 
ÖNERİLER

* Bölgenin güvenli su ve gıda ihtiyacı giderilmelidir.
*Su dezenfeksiyonu, sanitasyon ve hijyen önlemlerine yönelik ihtiyaçlar karşılanmalı, salgın hastalıklara karşı gerekli önlemler acilen alınmalıdır.
*Geçici barınma, tuvalet, çöp ve atık depolama sistemleri acilen oluşturulmalıdır. 
*Gebeler ve çocuklar başta olmak üzere aşılama gibi koruyucu sağlık hizmetleri ve halihazırda hastalıkları olanların rutin tedavi hizmetleri için gerekli altyapı acilen kurulmalıdır.
*Hayatını kaybedenlerin kimlik tespiti çalışmaları ve defin hizmetleri uygun biçimde gerçekleştirilmelidir.
*Depremden etkilenen çocukların, kadınların, mültecilerin, yaşlıların ve engellilerin özel sağlık ihtiyaçları karşılanmalıdır. 
*Aile bireylerinin bir araya gelmesi, özellikle çocukların ailelerine ulaştırılması bir an önce sağlanmalıdır. 
*Afetzedelere ulaştırılacak sağlık hizmetlerinin çok önemli bir parçası olan ruh sağlığı hizmetleri için çalışmalar yapılmalıdır.
*Bölgede asbest, gaz sızıntıları, kimyasal kirlenmeler gibi çevre sağlığı tehlikeleriyle ilgili risklerin bir an önce belirlenmesi ve önlemleri alınmalıdır. 
*Deprem yönetiminde halkın doğru ve güvenilir bilgilere ulaşması sağlanmalıdır. 

*Depremle ilgili tüm bilgiler ve kayıtlar, meslek örgütleri ve bilim insanları başta olmak üzere kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
*Özel sağlık hizmetleri kamulaştırılmalı, tüm sağlık hizmetleri parasız olmalıdır.

DEPREM BÜTÇESİ OLUŞTURULMALIDIR

*Depremden etkilenen yurttaşlara doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır.
*Sermayeye tanınan tüm vergi muafiyetleri kaldırılmalıdır.
*Bir deprem bütçesi hazırlanarak deprem döneminde toplanan ek vergiler ve harcamalar burada şeffaf biçimde paylaşılmalıdır.
*Deprem bölgesinde yaşam normale dönene kadar konutlarda su ,elektrik ,doğalgaz parasız olmalı, tüm geçmiş borçlar silinmelidir.
-Deprem bölgesinde bulunanların konut kredisi borçları iptal edilmeli, diğer banka borçları faizleri silinerek süresiz ertelenmelidir.
*Ev sahibi-kiracı ayrımı yapılmadan her haneye aylık konut bedeli ödenmelidir.
*Deprem bölgesinde tüm ihtiyaç ürünleri sadece gıda, hijyenik ürünler, giyim değil beyaz ve kahverengi eşyadan da dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
*Ülkedeki tüm oteller, turizm tesisleri maliyetine süresiz bölgede ikamet edenlere açılmalı, bedeli bütçeden karşılanmalıdır.
*Borsadaki büyük şirketler başta gelmek üzere bankalar, enerji şirketleri ve holdinglerin karlarının en az yüzde 20’si deprem bütçesine aktarılmalıdır.
*100 bin lirayı geçen lira ve döviz mevduatlarından yüzde 3’lük bir dayanışma vergisi alınmalıdır.
*Yurtdışından gelen tüm bağışlar deprem bütçesine eklenmeli, nerelerde kullanıldığı şeffaf bir biçimde kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
*Deprem bütçesinin kullanımında TMMOB ve bölgenin yerel yönetim temsilcilerinin de bulunacağı bir kurul yetkili olmalıdır.
*Tüm hesaplar TÜRMOB temsilcileri tarafından denetlenmelidir.


AFET BÖLGESİNDEKİ ÇİFTÇİLERİN İHTİYAÇLARI İÇİN HAREKETE GEÇİLMELİDİR

*Bitkisel üretimin de yoğun olduğu deprem bölgesinde gıda üretiminde ciddi bir kriz kapıdadır. Bölgedeki çiftçiler sorunlarıyla baş başa bırakılmıştır. Gıda üretimi durma noktasına gelmiştir. Tarım Bakanlığı üreticilerin yeniden sağlıklı koşullarda üretim yapması ve üretimlerini pazara ulaştırmaları için gerekli adımları derhal atmalı; afet kaynaklı zararlarının karşılanması için gerekli görevlendirmeleri acilen başlatmalıdır.
*Katliama neden olan, depremde yıkılan binaların yapımından yetkili ve sorumlu kişilerin, mevzuata aykırı yapılara onay ve izin verenlerin, denetimi gerçekleştirmeyenlerin tespiti için yıkılan binalardan numuneler alınması gibi delil tespiti işlemleri zaman geçirmeden yapılmalıdır.. 
*Sorumlular hakkında kamu davası açılmalıdır."