Bugün haftanın ilk günü, telaş, karın ağrısı, kuyrukta bekleme vb. bizi strese sokan her şeyin daha da hissedildiği gün. Çok hazzetmiyoruz dünyaca bugünden ama yapacak bir şey yok. Literatürde Pazartesi Sendromu diye geçiyor. Hafta içinde gelişen Keşan’da, bölgemizde, Türkiye’de, dünyada gelişmeleri kısa kısa aktaracağım yeni bir köşe yazmayı planladım. Adını da bilindik bir isim koydum: Pazartesi Sendromu. Uzun soluklu olması dileğiyle bu haftayla beraber başlıyorum. Bunda da bir hayır vardır her halde?
MAAŞI DOLARLA ALMIYORUZ AMA POZLAMA AMPULÜNÜ AVROYLA ALIYORUZ
Geçen haftalarda biliyorsunuz Gazeteci Ahmet Hakan’ın konuğu Maliye Bakanı Berat Albayrak’tı. O programdan akıllara şu konuşma kalmıştı. Ahmet Hakan ekonomiden anlamadığını ama dövizdeki yükselmenin ekonomiye zarar verdiğini ima eden bir soru sordu ve ardından da Bakan Albayrak da ‘Ahmet Bey siz maaşınızı dolar mı alıyorsunuz?’ diyerek Hakan’ın sorusuna giriş cümlesini böyle kurmuştu. Ve bunun üzerine de birçok yorum yapılmıştı. Neyse ki biz maaşımızı dolarla almıyoruz. Ancak geçende Medya Keşan Gazetesinin emektar matbaa ustası Faruk Usta’m geldi büroya pozlama makinasının ampulünün bozulduğunu söyledi. İstanbul’da bir firma varmış ‘onu arayalım’ dedi. ‘Tamam’ dedim. Önce Usta’m aradı. Sonra telefonu bana verdi.
Telefondaki şirket sorumlusu hanımefendi bana ‘ampulün fiyatı 130 € (Avro-Euro)’ dedi.
‘Türk Lirası olarak ne kadar hanımefendi’ dedim.
‘130 € efendim’ dedi. Ben de çok ısrar etmedim.
Anladım ki TL olarak karşılığı yok 130 € imiş.
Sonra Bakan Berat Albayrak’ın Ahmet Hakan’a cevabı geldi.
İyi ki dedim maaşımı dolarla almıyorum diye kendimi teselli ettim.
‘HER ŞEYDE BİR HAYIR VARDIR’ DEDİK
‘Her şeyde bir hayır vardır’ dedik. Muhtar Ali Çevikel Caddemizde çalışmalara yeniden başladık. Sözler Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nun resmi Facebook sayfasından paylaşıldı.
Biliyorsunuz 23 Temmuz 2020 tarihinde yenilenmiş haliyle kalabalık bir topluluğun katıldığı Muhtar Ali Çevikel Caddesinin açılışı yapıldı. Muammer Aksoy Caddesinin ardından Muhtar Ali Çevikel Caddesiyle beraber biz Keşanlılar beton yolla tanıştık. Keşan Belediye Meclisinin Millet İttifakı dökülen bu beton yolun teknik şartnamelere göre dökülmediğini iddia etti tabii ki de Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu da bunu kabul etmediği gibi CHP’nin eski yönetimine atıfta bulunarak yolun şartnamelere uygun döküldüğünü söyledi. Allah’tan çok kış geçmedi, pandemi de olunca araba da geçmedi Muammer Aksoy Caddesinde çok bozulma olmadı. Ama Raşit Efendi’ye çok yakın bölümde kocaman bir kare şeklinde yol kesildi. İleride Salı Pazarı yönüne gidişte DSİ evlerine yakın marketin önünde de bir yolda çalışma yapıldı. Buraları haliyle bozuldu ve yapılmayı bekliyor.
Muhtar Ali Çevikel Caddesinde 2-3 haftada yol bozuldu. Kaldırımlarda yine bozulmalar oldu. Uzun bir aradan sonra gece yarısı yağan yağmur sonrası Boşnak Mahallesi girişine yakın yol su içinde kaldı. Yol yapım sırasında canlı yayınlarla seyrettiğimiz beton yol neden bozuldu. O kadar üstüne titrediğimiz yola ne oldu. Yoksa Amel Baba’nın laneti üstüne geldi. Bu son söylediğim şakaydı ciddiye almayınız. Ama görülüyor ki Başkanımız ‘Her şeyde bir hayır vardır’ dediğinde şu sorular geliyor aklıma:
Bu yolun Keşan Belediyesine beton asfalt ile beton asfaltın sökülmesinden sonra dökülen asfaltı ile birlikte maliyeti nedir?
İlk açılan yolun hakkedişi verildi mi? Verilmedi mi?
İlk yapan firma mı yaptı yoksa başka bir firma mı?
Başka firma yaptıysa neden başka firma ile yapıldı?
Bize vatandaş olarak bunları resmi belgeler ile önümüzdeki Belediye Meclisinde açıklarsanız seviniriz. Biz vatandaş olarak her şeyde bir hayır olduğuna inanmak istiyoruz.
İPSALA PİRİNCİ SOFRALARDA BİRİNCİ Mİ?
3 Eylül 2020 tarihinde TV 8 Master CHEF programına nasıl olduysa dâhil oldum. Sanırım pirinç ile ilgili bilgi veren İtalyan Danilo Zanna’nın o güzel sunumu ve kırık Türkçesi beni programa çekmiş olacak. Pirincin tarladan sofraya ne gibi işlemlerden geçtiğini anlattıktan sonra pirinç ailesi hakkında bilgi verdi. Pirinç ailelerini tanıtmaya başlayan Zanna aromatik pirinçlerin patlamış mısır ve fındık kokusu olduğunu aktarıyor. Bir başka ailenin ise taneli ve tatlı pirinç olduğunu yani bunlara Japon pirinçleri de dendiğini kaydediyor. Apolyo pirincin ise İtalyan pirinci olduğunu ve 5 katı su alabildiğini söylüyor. Kırık pirinç. Kabukları temizlenirken kırıldığını söylüyor Danilo Zanna, bu ailedeki pirinci ise en çok Türkiye’nin kullandığını ifade ediyor. Dolma yapmak için özellikle. Baldo pirinç ve en sevilen Türk Pilavının tercih edildiği pirinç olduğunu da ekliyor. Bir sürü pirinç ailelerini de açıklıyor.
Türkiye’de kişi başı 9 kilo pirinç tüketiliyormuş ve bunun çok ciddi bir rakam olduğunu söylüyor Zanna. Türkiye’de 750 bin ton pirinç tüketildiğini ve bunun 550 bin tonunun Türkiye’de üretildiği bilgisini de veriyor. Sonra yarışmacılara yaptığı araştırma sonunda özel bilgi vermeye devam ediyor Danilo Zanna.
Türkiye’deki en özel pirinçleri tanıtmaya geçiyor. O sırada ben de heyecanlanıyorum. Çünkü pirinç deyince İpsala geliyor aklıma. Neyse dönelim programa…
Danilo Zanna, özel pirinçlerden ilk olarak Kastamonu Tosya’daki sarıkılçık pirincinin olduğunu söyledi. Sonra Amik ovasında kırmızı damarları olan pirinç üretildiğini ve son olarak da Kahraman Maraş bölgesinde sarı çeltik pirincinin olduğunu söylüyor. Bu verilen bilgileri sonlandırdı sonra da rizotto yapımı için programa kaldığı yerden devam etti.
Ama ben kaldığı yerden devam edemedim. Kapattım programı. Sordum kendi kendime İpsala Pirinci Sofralarda Birinci. Neye göre birinciyiz? O kadar tanıtımlar, festivaller, yurtiçi-yurtdışı fuarlar geldi göz önüme. Şu güzel insan İtalyan Danilo Zanna’ya tanıtamamışız. Onu anladım ki kendisi yemek konusunda uzman bir kişi. Neden? Bunu biraz sorgulamamız gerek. Ürünümüzü daha değerli hale getirmemiz gerek.
Güzel bir Pazartesi sizin olsun… Haftanız sağlıklı, bereketli ve mutlu geçsin…
Maske takmaya, sosyal mesafeye ve hijyene dikkat edelim…