<“Peki ne olacak?
26 Ekim’de süre dolacak ve “Kusura bakmayın! Biz size, Bakanlar Kurulu Kararıyla bir şans tanıdık, ama siz istemediniz. Dolayısıyla doğalgaz moğalgaz yok!” denecek.
Ve de arkasından, yeni söylemler gelecek:
“Bizi yerelde de iktidar yaparsanıııııııııızzzzz, her şeye rağmen size doğalgazıııııııııı……….”
Yerseniz!”>
Demiştim.
* * *
Süre doldu, doğalgaz bağlantı bedelini 18 bin kişi yerine 32 kişi yatırdı.
Ve öngörümüzü ilk gerçekleştiren sayın Vali oldu…
Keşan’a gelerek 4 özel işletmeyi ziyaret edip geriye dönen Edirne Valisi Hasan Duruer, muhabirlerin sorusu üzerine konuyla ilgili olarak, “Demek ki Keşan Halkı, hava kirliliğinden rahatsız değil!” demiş. İkinci hamleyi de, yerel seçimler öncesi Sağlık Bakanı Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’ndan bekliyoruz. Hadi hayırlısı!
* * *
Aynı bakış açısıyla yanıtlarsak… Evet, öyle.. çok memnunuz(!) hava kirliliğinden… Hiç değilse bu kirlilik, “kömür”den… Bir nevi “doğal” sayılır… Kirlilik o kadar çok ki.. soluduğumuz havanın kirli oluşuna bile aldıramayacak haldeyiz!
Deyip geçebilirdik! Ama konu, Keşan Halkı için, -en azından bizim tarafımızdan- bu kadar hafife alınamayacak kadar ciddi!
* * *
Türkiye Cumhuriyeti’nin daha 7’nci yılında, 24 Nisan 1930’da çıkarılan ve değişiklikleriyle birlikte günümüze kadar gelen 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun birinci maddesi der ki: “Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir.”
Devlet hizmetlerini yürütmek, yürütülmesine nezaret etmek kimin görevi?
Hava kirliliği bu tanıma girmiyorsa, ne giriyor?
* * *
Doğruyu bulmak, soru sormayı gerektirir çoğu zaman. Şu durumda da, aslında “Demek ki Keşan Halkı, hava kirliliğinden rahatsız değil!” yargısına varmak yerine, “Biz, hükümet özelinde devleti temsil eden kamu görevlileri olarak, nasıl bir temsil yapmışız ki, vatandaşımız bize ve dahi bizim yüzümüzden hükümete, devlete güvenmiyor!?” sorusunu sormuş olsaydınız, en azından Keşan Halkı, devleti temsil edenler tarafından hafife alınmadığını, kendisiyle alay edilmediğini düşünebilirdi.
Çünkü onlar soruyor, sorguluyor.
“Ben bu 335 TL’yi yatıracağım ama.. Bu para da ‘deve’ mi olacak, ‘fener’ mi olacak, ‘gemicik’ mi olacak? Deprem nedeniyle toplanan paralara mı dönecek? Van’da hâlâ depremzedeler aç ve açıktayken, Suriyelilerin oraya buraya yerleştirilip seçmen yapılmasına mı harcanacak?...” diye!...
* * *
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, hava kirliliğinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini önlemek veya azaltmak, hava kalitesi ile ilgili bilgi toplamak ve uyarı eşikleri aracılığı ile halkın bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla, Avrupa Birliği ile Ülkemizin ortak finanse ettiği TR/07/IB/EN/02 kodlu “Marmara Bölgesinde Hava Kalitesi Alanında Kurumsal Yapılanma Projesi” kapsamındaki Marmara Temiz Hava Merkezi Müdürlüğü, 13522 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2008 yılında İstanbul’da kuruldu. Marmara Bölgesinde bulunan 11 ilde (bir tanesi Edirne) hava kalitesi ölçüm istasyonları da kuruldu ve bu istasyondan alınan verilerde Marmara’nın en kirli havası Keşan’da çıktı.
Proje, emisyon veri tabanı ve bölge için uygun bir model oluşturulması, temiz hava eylem planlarının belirlenmesi ve bölge için daha temiz ve solunabilir bir havanın sağlanmasını “vizyon edinmiş”ti.
Eylem planı, “Biz bir Bakanlar Kurulu kararı ile, doğalgaz dağıtım şirketlerinin kârlılığına esas olacak %60 bağlantı bedelini peşin alalım, gerisini aralarında halletsinler.” mi? Bu mudur eylem planı ve vizyon!
Bu projeye fon veren Avrupa Birliği’ne de bildirdiniz mi bu “eylem planı”nızı?
* * *
Yazılarımda ve özel sohbetlerde sıklıkla dile getirdiklerimi bir kez daha tekrarlıyorum:
· Keşan’ın yaşamsal iki temel sorunundan biri hava kirliliğidir. (Diğeri bu yazının konusu değil, o yüzden girmiyorum).
· Evet Belediye; kömür, kazan, baca, yakma saati vs. denetimi yapmalıdır. Ama bu zaten yıllardır yapılıyor. Hem de inanın, pekçok yere göre daha ciddiyetle yapılıyor. Ancak, bu denetimler temel sorunu çözmeye yeterli değildir. (Ayrıca belediye de, ancak Valiliğin, Mahalli Çevre Kurulu'nun belirlediği ölçüler içinde denetim yapabiliyor.)
· Doğalgaz, orta vadede en kesin çözümdür (uzun vadede yenilenebilir enerji kaynakları değerlendirilmelidir). Ancak doğalgaz olmazsa, bu durum, Keşan Halkı’nın hava kirliliğine mahkûm edilmesine gerekçe olamaz! Bu aşamada, Belediye Başkanı Mehmet Özcan’ın, Keşan’da yakılan kömür vasfına ilişkin açıklamasına katılıyorum. 1982-88 yılları arasında aynı sorunu Ankara’da yaşamış biri olarak, kaçak kömür engellenebildiği oranda, düşük kalorili kömür yasağının hiç değilse bir ölçüde faydası olacağını biliyorum ama bunun sorunu kökten çözmeyeceğini de yine yaşamış olarak biliyorum. Ankara’da o dönemin en temel sorunu olan hava kirliliği, doğalgazla çözüldü.
· Baca filtresi, mevcut kömürün işlemden geçirilerek yakılması, dumansız kazan vb. teknik öneriler dikkate alınmalıdır.
· Doğalgaz kullanmak için ille de doğalgaz altyapısı döşenmesi gerekmez. Bireysel ve az sayıdaki konut için maliyetli olabilecekse de; Belkoop, Atakent, TOKİ, Çamlıkent, Özgün Yapı vb. toplu yerleşim ve ortak kazanlı sistemlerde, taşınabilir sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) kullanılması değerlendirilmeli ve fizibilitesi yapılmalıdır.
Ve bütün bunlar, eşzamanlı olarak, hep birlikte ve işin içinde olması gereken tüm kurumların koordinasyonu içinde yapılmalıdır.
Konu; halkı hafife almayı, seçime malzeme yapmayı, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı kaldıramayacak kadar ciddi ve önemlidir.
Lütfen, herkes bu ciddiyet içinde tartışsın.
Keşan Halkı, en azından bunu bekliyor!
Not:
Yazının girişinde de göreceğiniz üzere ben Sağlık Bakanı’ndan beklerken, Vali Bey’den sonra ikinci hamleyi, AKP’nin Keşan Belediye Başkan Adayı olacağına kesin gözüyle baktığım AKP Keşan Belediye Başkan Aday Adayı Mustafa Mercan kardeşim yaptı… Bu yazıyı bitirmek üzereyken Facebook’ta gördüğüm mesajı aynen şöyle:
“Bundan büyük uyarı olurmu Keşanlı zehirleniyor artık bunun için sesimizi yükaeltelim lütfen keşan bizlerle bu sorunu mutlaka çözecek .Çevreciyiz deyip mangalda kül bırakmayanlar evinizin pencerelerini açıp yarım saat öylecece durun bakalım”
Şair burada şunu söylemek istiyor: “Hükümet olarak biz size doğalgaz getirebiliriz ama getirmek için çaba göstermiyoruz. Siz bizi yerelde de iktidar yapın, bu sorunu mutlaka çözeceğiz.”
Yani, bizden olmayana hizmet yok, bizden olmayanın yaşama hakkı, sağlıklı hava soluma hakkı yok! Önce oy, sonra hizmet!
“Çevreciyiz” diye kime laf atmış, çevreciler bu aşamada AKP’nin önünde eylem yapmadığı için mi eleştirmiş, onu da kendisine sormalı!