CeHaPe zihniyetini biliyoruz da bu neyin zihniyeti?

Abone Ol

 

Allah razı olsun Başbakanımızdan “CeHaPe zihniyeti”ni tüm Türkiye’ye tanıttı da gencimiz, yaşlımız; okumuşumuz, okumamışımız; 7’den 70’e; karısı kızanı, torun torbası artık hepimiz biliyoruz. CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) bile kendisini bu kadar iyi tanıtmazdı. CHP yatıp kalksın Başbakanımıza teşekkür etsin. Başbakanımızın her olumsuz durumda dem vurduğu bu zihniyeti biliyoruz da benim bir türlü anlayamadığım adlandıramadığım bir zihniyet daha var. Bu zihniyetin dayanağı ne, neyle besleniyor merak ettim, sizle paylaşmak istedim bu zihniyeti, belki buluruz bu neyin zihniyeti?

Geçen hafta Cumhuriyet Gazetesi’nde “Seçim öncesi tahsilâtlar başladı ama…”  başlığıyla çıkan haberde Isparta’nın MHP’li Belediyesi’ne yapılacak olan haciz konu edilmiş. Isparta Defterdarlığı, 8 milyon TL’lik vergi borcu olan Isparta Belediyesi’nden alacaklarını tahsil etmek için Tapu ve Sicil Müdürlüğü’ne haciz bildirisi göndererek belediyenin tüm gayrimenkullerinin tapu kayıtlarının kendilerine bildirilmesini talep etmiş. Aynı bildiride vergi borcuna karşılık tapuda kayıtlı tüm mallarına haciz konulması da istenmiş.

Isparta’nın MHP’li Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın, konu ile ilgili yaptığı açıklamada sistemin tıkanmaması için imarı engelleyecek tırnak parsellerdeki haczin durdurulması talebinde bulunmuş. Bir mağduriyet yaşanmaması için ara bir formül istemiş. Günaydın, 2009 yılında göreve başladıkları gün belediye binasından sarkıttıkları pankartta Isparta’nın önceki dönemden kaybının 621 milyon TL, borcunun da 125 milyon TL olduğunu yazdıklarını, senelerdir bu borçları ödediklerini söylemiş. Şimdi seçim arifesinde de böyle bir şey olduğunu eklemiş.

MHP’li Belediye için yasal süreç başlamış, peki bu süreç aynı durumdaki iktidar partisine ait belediyeler için de başlayacak mı?

Tabii ki de başlamayacak. Nerden mi biliyorum? Yanıtı 15 Kasım 2006 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nin haberinde. Haberde, dönemin Enerji Bakanı, Maliye Bakanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın üçlü görüşme sonrasında açıklama yapan Enerji Bakanı “EGO (Elektrik Gaz Otobüs) için düğmeye bastık. Şimdi Ankara Büyükşehir Belediyesi, ilgili yasa taslağını bu hafta sonuna kadar hazırlayacak. Bu taslağı biz hemen yasalaştıracağız. Dolayısıyla süratli şekilde EGO'yu özelleştireceğiz. diyor. 3 ay sonrası 22 Ocak 2007 Tarihli Milliyet Gazetesi’nin haberinde ise EPDK'nın (Enerji Piyasası Denetleme Kurulu) hazırladığı kanun taslağıyla EGO'nun yüzde 80 hissesi 2008 sonuna kadar özelleştirilecek. Böylece, EGO'nun başta BOTAŞ (Boru Hatları ile Taşıma Anonim Şirketi) olmak üzere kamu kurumlarında biriken borçları ödenecek” deniyor. Haberlerden anladığımız kadarıyla hükümet kendi belediyesi için yoğun bir mesai harcıyor. 26 Mayıs 2007 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nin, TBMM Genel Kurulu, EGO’nun doğalgaz dağıtım işinin, kurulacak bir şirket aracılığıyla özelleştirilmesini, Hazine ve BOTAŞ’a olan borçlarının bu yolla ödenmesini öngören yasa teklifini kabul etti”  haberinden gerekli tüm yasal düzenlemelerle tamamlandığını anlıyoruz.

Peki, bu ne anlama geliyor? Şu anlama geliyor: Batık bir şirketi borçlarıyla beraber yeni bir şirkete satarak Ankara halkının daha pahalı doğalgaz kullanmasının sağlanması anlamına geliyor. Öz Türkçesi, “benden olmuyorsan çatır çatır alırım, tapu kaydını sordururum, sonra da tüm mallarına haciz koydururum; eğer benden olursan bir yasa çıkarırım yasal zemin hazırlarım, satarım borcuyla birlikte şirketi, kurtarırım bu dertten belediye başkanımı” anlamına geliyor. Keşan’da da geçen haftalarda açıklama yapan iktidar partisinin il genel meclisi üyesinin demeye getirdiği gibi “Ne kadar oy o kadar hizmet.”

 

Peki, bu neyin zihniyeti?