Benim büyüdüğüm ortamdan farklı bir ortamın çocuğu olduğu sırıtıyordu.
Çorlulu ve bir memur çocuğu olduğunu ilerleyen günlerde öğrenmiştim.
Yıl 1961. Dergiyi ilk kez Muammer’de gördüm. Yanılmıyorsam adı Doğan Kardeş’ti. Muammer Akça arkadaşımızın adını biz “Pele” olarak anmaya başladık.
Fark ediliyordu. Özellikle çok okuyordu. Dergi, gazete, kitap kurduydu.
Yatılı okuduğumuzdan “Beykoz” pabuçlarla top oynardık. Eh! Ne de olsa Pele’ydi.
Topumuz bazen bir çam kozalağı, bazen bezden imalatımız olurdu.
Yıllarımız, en çabuk geçen anlarımızdır.
Muammer çok okuyor. Sözcük haznesi zengin, okuduğunu yorumlayan olarak dikkat çekiyordu.
Yazdığı kompozisyonlar, öğretmenimiz Şakir İnce tarafından beğeniliyordu.
Kalemi işlekti. Yazdığı kompozisyonlar Lüleburgaz’daki gazetede yayınlanmaya başlamıştı.
İşte kozalak toplu dünyamızı anlatmaktan, kültür ve sanat yazın dünyasına giden çizgiyle Muammer.
Bursa ve Trabzon Eğitim Enstitüsü dönemi sonrası Muammer’e bir TÖB-DER dergisinde yazdığı yazı ile ulaşmıştım.
Sanırım Mardin’de idi. “Kendimi ihbar ediyorum Savcı” başlıklı yazısı o dönem açısından çok önemli idi.
Şiirlerinde ve yazılarında bugün sözcükleri nasıl yerinde kullanıyorsa o dönemde de öyleydi.
Muammer 1980 dönemini zorluklarla geçirmiştir.
Adı yavaş yavaş dergi ve gazetelerde Seyyit Nezir ismiyle duyulmuştur.
Bugün ona yakın, belki fazla eseri var. Türkiye’de yeni bütüncü diye tanımlanan şiir yazarlarının önderlerinden biri.
Özellikle izlediğim kadarı ile “Neyzen Tevfik” özel ilgi alanı.
68’liler vakfı, Cemal Süreya Kültür ve Sanat Derneği gibi eylemli faal çalışmaları var.
Kepir Ana’nın yetiştirdiği bir arkadaşımız. Yazın dünyasında önemli bir yeri var.
Özellikle edebiyat dünyasında özgürlükçü, antiemperyalist tavrı ile sorumluluğunun bilincinde.
En önemli artılarından biri bu. Katıldığı televizyon programları ve yazdığı dergilerdeki değerlendirmeleri yerli yerinde. Olayları sınıfsal açıdan yorumluyor.
Seyyit Nezir’i kültür sanat, yazın ve şiir dünyasında hak ettiği yerde görmek Kepirtepe’nin önemini koyuyor ortaya.
Şu anda içinde bulunduğu çevre O’nu tanıma, okuma, dinleme olanağı bulmuşsa başlangıç noktası kozalak ve bez toplardır.
O dönemin yetmezliklerinden kaynaklanan bez top imalatını anlatan kompozisyon ile başlayan çizginin uzandığı yer doruk nokta.
İnanıyorum ki Muammer Akça (Seyyit Nezir) bu çizginin en önemli kilometre taşlarından birisidir.
Baraka sınıftan, sınıfsal düşünceyi şiir, sanat ve yazın hayatında yoğuran, sorunlara sınıfsal yaklaşan kalem, umarım sağlıklı olduğun sürece zorbalığa, keyfiyete, sömürüye, Cumhuriyet’in aydınlanma dönemine saldıranlarla savaşımın devam edecek.