Vatandaş geçim, siyasiler seçim derdinde. Vatandaşın tenceresinde dert, siyasilerin tenceresinde et kaynıyor. Yoksulluk, işsizlik artış gösterdikçe yaşam çekilemez hale gelmekte. Özellikle çiftçi, işçi, esnaf, dar gelirli açısından bu anlamda bıçak kemiğe dayanmayı bırakın kemiği geçmiş durumda.
Korona öncesi ülkede bir kriz vardı. İşsizlik, yokluk, yoksulluk, yolsuzluk hızla artış göstermekteydi. Artış tavan yaptı, iktidar korona bahanesinin arkasına gizlendi sığındı.
Çevremizdeki çiftçi, yağlı tohumlar desteklemelerini hala alamadı.
Pazarcı, tuhafiyeci esnafı, küçük sanayici, besici, nakliyeci, şehir içi taşımacıları, sanatkarlar ve zanaatkarlar gerçekten tükendiler. Kriz sürecinde kendilerine destek olunmadı. Genç işsizler, işten çıkarmalar, hizmet sektöründe çalışanlar açısından fatura ve kredi kartı borçları ödenemez oldu.
Emek kesimi hükümetin emek ve emekçi karşıtı ekonomi politikaları ile ezildi. Can çekişir duruma düştü.
Çiftçi ve esnaf kesimi gördüğü işlev ve nicel olarak değerlendirilmeli. Esnafın sorunlarının ertelenmemesi için bir “Esnaf Bakanlığı” kurulmalıdır. Siyasal yapı başka türlü esnafa sahip çıkmaz.
Son süreçte siyasal yapı esnaftan kaçar oldu. Esnafın haklı taleplerinde iktidar üç maymunu oynamaktadır. Esnaf temsilcilerinden gelen taleplerden rahatsızlık duyuldu.
Borç ertelemek çözüm değil. Faiz yükünü ağırlaştıran bir uygulama erteleme.
Müteahhitlerin borçlarında, vergilerinde indirim yapan siyasal iktidar çiftçi ve esnaf gündeme gelince susmakta. Neden bu iki kesimin faizleri veya borçlarının tümünün sıfırlanması gündemlerinde yok.
Çünkü onlar esnafın, çiftçinin, işçinin yani emek cephesinin bu ülkenin zenginliğine katkı verenlerin temsilcisi değiller.
Onlar alacak verecekte bir ihtilaf halinde yurtdışı mahkemelerini adres kabul edenlerin çatı siyasal yapılarıdır.
Ekonomi uçtu mu?
Yere çakıldı, yerin dibine battı. İnsanlar işlerini, ekmek teknelerini kaybettiler. Dünyaları karardı. Dünyaları kararanlar toplumun yüzde 80’ini aşıyor. Yani ülkenin ampulü patladı.