Yıllardır dile getirir dururum; Keşan-Erikli Karayolu’nun yaz sezonunda yoğunlaşan araç trafiğini kaldıramadığını ve mutlaka yolun genişletilmesi ya da alternatif yollar aranması gerektiğini... Mevcut karayolunda 42 tane kör nokta olduğunu ve bazı noktalarda ise şerit ihlali yapılmadan geçişin mümkün olmadığını... Hele hele ağır vasıtaların diğer araç sürücülerini nasıl tehlikeye düşürdüğünü... Yaz sezonunda Keşan nüfusu kadar bir nüfus oluşuyor Erikli Sahili’nde... Günübirlikçilerle fazlası olur ama eksiğini düşünemiyorum gözlemlediğim kadarıyla... Ve sahilde tatilini geçirenlerin birçoğu her gün büyük bir kısmı da hafta sonları Keşan’a geliş gidiş yaparken Erikli-Keşan Karayolu’nda, bir de Enez-Keşan Karayolu’nun trafiğini bindiriyorlar aynı yola... Hangi akla hizmet derseniz; işte o nedenle gazeteciliği bırakıp, hocalığa terfi edeceğimi bilesiniz!.. Yanıma birkaç imam daha alıp, onları; Kılıçköy-Büyükdoğanca yolu ile Erikli-Keşan Karayolu’nun başlangıç ve bitiş noktalarına dikeceğim... Onlar, yolda seyahat edenler için kazalardan belalardan koruma duaları ederken, ben de tam göbek noktada durup, ‘Allah’ım ne olur bize aklıselim yöneticiler nasip eyle!’ diye yakarışa geçeceğim... Çünkü şu anda başka bir çare bulamamaktayım... Karayolları, Edirne Valiliği’ne, Enez-Keşan Karayolu’ndaki yol genişletme çalışması nedeniyle trafiğin Kılıçköy-Büyükdoğanca arasındaki yoldan Erikli-Keşan Karayolu’na yönlendirileceği bilgisini veriyor ve onay istiyor, Edirne Valiliği de ‘eyvallah sizi mi kıracağız!’ deyip, ‘olur’ kararı çıkarıyor... Kime sorarak? Haşa Edirne Valiliği kalkıp Keşan Kaymakamlığı’na ya da ilgili kurumlara ‘sizce uygun mudur?’ diye mi soracak... Belli sormamış ki, böyle bir kararı vermiş... Herhalde sorsa idi, yıllardır her kesim tarafından dile getirilen Erikli-Keşan Karayolu’nun yaz sezonunda yoğunlaşan trafik akışını kaldıramadığı, bunun üstüne kalkıp da ‘Enez-Keşan Karayolu arasındaki trafiği de verin gitsin bu yola!’ demezlerdi... Hadi sormadılar ve cevap da vermediler diye düşünelim... Peki, itiraz edip yoldaki olumsuzlukların yaratacağı sorunları da mı aktarma gereği hissetmediler... En azından ‘içimizde kalmasın(!), biz görevimizi yaptık...’ düşüncesiyle... Kendi adıma anladım ki; bir gazeteci olarak görevimi yapamıyorum ve kamuoyunun sesini duyuramıyorum, bari imamlık yapıp olası kazaları önlemek adına duaya başlayayım!.. Aklıselim yöneticiler nasip olduğunda ve duaya gerek kalmadığında, yine mesleğime dönerim!.. Saygılarımla...